Yazar: Musa Kılıç

Göçmen İşçiler Türkiye Proletaryasının İşini Elinden mi Alıyor?

Bu konudaki yaygın küçük burjuva milliyetçisi görüş göçmen işçilerin Türkiye proletaryasının işini elinden aldığı kanaatindedir. Fakat bu tamamen yanlıştır, proletaryanın çalışma ve çalışmama hakkını elinden alan burjuvazidir. Burjuvazi, proletaryanın çalışma hakkını onu kapitalist dünyada hayatta kalmanın tek yolu olan ücretli kölelikten azad ederek, çalışmama hakkını ise yaşaması için ücretli köleliğe mecbur ederek elinden alır. Şu an zaman zaman dillendirilen bu konu 1800’lerin Amerika Birleşik Devletleri’nde ana sorundu. O zamanlar işgücüne ve Güneylilere karşı cephede savaşacak askere ihtiyaç duyan Kuzey Amerika 1800’lerin başından itibaren yürüttüğü göçmen alma politikasına daha da odaklandı. New York City’e Britanya’nın zulmünden kaçıp gelen İrlandalı ve...

Devamını Oku

Stalinist halk cephesi politikasının korkunç sonuçlarından

Stalinist halk cephesi politikasının korkunç sonuçlarından 1965-66 Endonezya Komünist Katliamı Bu yazıda, Troçki’nin Alman proletaryasının yükselen faşizme karşı nasıl bir mücadele hattı örmesi gerektiği konusundaki Birleşik Cephe stratejisine karşı çıkan Stalinistlerin, Nazilerin zaferinin ardından, Komintern’in 1935’teki 7. Kongresi’nde geliştirdikleri “Halk Cephesi” taktiğinin, işçi sınıfının kaderini liberal burjuvazinin eline bırakmasıyla, Sosyalist mücadele tarihindeki en yıkıcı olaylardan biri olan Endonezya Komünist Katliamı’na nasıl yol açtığı anlatılacaktır. Endonezyada’ki siyasi kırımı anlatmaya başlamadan önce Troçki’nin savuğunduğu Birleşik Cephe ve Komintern’in Halk cephesinin ne olduğunu ve aradaki farklarını tahlil etmek elzemdir. Troçki’nin Birleşik Cephe Stratejisi Troçki, Birleşik Cephe stratejisinin köklerinin 1917 devrimindeki Bolşevik Parti’nin...

Devamını Oku

Hukuk Üzerine Marksist Perspektifler

Uzunca bir süredir Türkiye’de en çok tartışılan, konuşulan kavramların başında; “Hukuk, hukukun üstünlüğü, hukuk devleti, adalet ve yargı bağımsızlığı, hukukun tarafsızlığı ve özerkliği” gelmektedir. Özellikle Erdoğan rejiminin “Başkanlık” sistemine gittiği süreçte bu konulardaki tartışmalar toplumun tüm kesimlerinde yüksek sesle dile getirilmiştir. Bugün ise toplumun ezici bir çoğunluğunda yargının bağımsız olmadığı, hukukun olmadığı kanısı oluşmaktadır. Erdoğan rejiminin yargıyı kendi siyasi amaçları doğrultusunda bir silah olarak kullanması, bu politikalarını herkesin gözüne sokarak yapması, burjuva devletin hukuk kurumlarının tüm toplumsal meşruluğunu yitirmesine yol açtı. Bugün Erdoğan’ın kendisi dahi ülkede hukuk ve adaletin olduğunu iddia edememektedir. Türkiye’de uzun yıllar bir halk deyimi vardı,...

Devamını Oku

Devlet Üzerine

Her şeyden önce devletin ne olduğunu tanımlamamız gerekir. Bize çocukluğumuzdan beri onsuz yapamayacağımızın aşılandığı bu kurum neyin nesidir? Devlet en basit tabiriyle askeriyle polisiyle bir zor aygıtıdır. Zor yetkisini kendisinde toplayıp kitleleri baskı altına alan aygıttır. Peki insanlığın tarihsel gelişiminde neden böyle bir baskı aygıtına ihtiyaç olmuştur? Devlet daima var olmuş mudur? İnsanlar gerçekten o olmadan yapamaz mı? Bu sorulara tek tek yanıt vermeden bir anlam karmaşasını gidermemiz gerekir. Devlet denilen şey toplumun kendisi değildir. Devlet toplumu baskı altına almış bir zor aygıtıdır. Özel bir kesimin bu özel kurumu çoğunluğu silah zoru ile kendisine bağlar. Gerçek şudur ki insanlığın...

Devamını Oku