Her geçen gün kendi rekorunu kıran tek rakibi kendisi olan işsizler ordusu çığ gibi büyüyor. Neredeyse tüm emekçi ailelerin evinde mutlaka en az bir işsiz bulunmaktadır.

Ekonomik krizle birlikte şirket iflasları, konkordato ilanları ve ekonomik daralmalar iş hayatından eksik olmayan durumlardır. Bunlar ise kitlesel işsizlik olarak gündelik hayatta karşılık bulmaktadır. İçinden geçtiğimiz ekonomik buhran döneminde en istikrarlı ve hızlı şekilde büyüyen sosyal tabaka işsizler ordusudur. TÜİK’in açıkladığı rakamlarda bu gerçeği doğrulamaktadır. TUİK’in yeni açıkladığı işsizlik rakamlarına göre 1 yıl içinde işsizlerin sayısı 1 Milyon 65 bin kişi artarak 4 milyon 596 kişiye ulaşmıştır. Gençler arasında isizlik oranı ise %27’lere ulaşmış durumda. Küçük bir azınlık zenginliğine zenginlik kattıkça, milyonlar işsizliğe ve sefalete mahkum olmaktadır.

İşsizlik Kapitalizmin Fıtratında Vardır

Burjuva ekonomistleri işsizliği yanlış uygulanan politikalara bağlayıp, kapitalizme toz kondurmamaktadır. Oysa kapitalizmin fıtratında işsizlik vardır. Kapitalizm hiçbir zaman işsizlik sorununu çözmemiştir. Çünkü sermayenin işsizlere her zaman ihtiyacı vardır. İşsiz işçiler kapitalistler için yedek iş gücüdür. İşsizlik oranı artıkça, işçi ücreti düşer. Sermaye için işsiz işçiler, her zaman bir kozdur. Çalışan işçileri işsizlik ile tehdit edip, hak aramalarının önüne geçmeye çalışır. Bu nedenle sermaye işsizler ordusundan sürekli olarak beslenir. İşsiz işçiler, işçi sınıfının bir parçasıdır. Çıkarları iş sahibi işçilerden farklı değildir. Marx, Kapital’de bu konuda şöyle der:

İşçi sınıfının çalışan kısmının aşırı çalışması, işçi sınıfının yedek (işsiz) kısmını büyütür. Diğer taraftan, yedek kısmın rekabet yoluyla çalışan kısım üzerinde yarattığı baskının artması, çalışan işçilerin aşırı çalışması ile işsizliğin tekrar üretilmesi ve bunun tersi, bireysel kapitalistin zenginleşme aracı hâline gelir.

Karl Marx

İşsizlik oranını yükselten ana nedenlerden birisi mevsimlik işçiliktir. Özellikle tarım ve turizm sektöründe mevsimlik işçilik yaygındır. İşçi sınıfının bu bölümü sezon sonunda işsizliğe mahkûm edilir. Çalıştıkları süre boyunca birçok sosyal haktan mahrum bırakılarak, güvencesiz ve esnek bir şekilde çalıştırılmaktadırlar.

Taşeronlaştırmanın bir kapitalist devlet politikası olarak iş hayatında uygulanması, esnek ve güvencesiz çalışma koşullarını dayatmaktadır. Bu ise işsizlik ve iş yerlerinde işçi sirkülasyonunu beraberinde getirmektedir. Bu da örgütlenmeyi zorlaştırmaktadır. Örgütsüzlüğün yaygınlaştırılmasıyla birlikte, kuralsız çalışma olabildiğince yaygınlaşıyor. Bu durum SGK primlerinin eksik yatması veya hiç yatmaması, fazla mesailerin süreklilik halinde işlemesi, yıllık-haftalık izin gibi hakların kullanılamaması gibi sonuçlar doğurmaktadır. Kuralsız çalışmanın yaygın bir hâl alması da işsizliği artıran temel nedenlerdendir. Bunlara kötü şartlardaki çocuk işçiliği, mülteci işçilerin ucuz-güvencesiz çalışmasını da ekleyebiliriz. İşsizliğin üzerini örtmek için topluma “çalışana iş çok, işsiz kalanlar iş beğenmiyor” algısı yerleştirilmeye çalışılmaktadır.

Gerçekten herkese iş var mı? İşsizler tembelliklerinden dolayı mı işsiz?

Ülkede yaşayan herkesin istihdam edileceği kadar iş vardır, bu doğrudur. İş saatlerini kısaltacak, çalışma koşullarını hafifletecek teknoloji de vardır. Fakat kapitalist sistemde bunu gerçekleştirmek mümkün değildir. Az ücret ile çok iş, uzun çalışma saatleri, esnek ve güvencesiz istihdam kapitalizmin temel felsefesidir. Özellikle ekonomik kriz döneminde, hem devlet baskısı artar hem de işçi sınıfının çalışan kesimlerini mücadeleden uzak tutmak, en ağır şartlarda çalıştırmak için sermaye sınıfı işsizliği koz olarak kullanır.

Sonuç Yerine

  • İşsiz işçiler, işçi sınıfının bir parçası, kapitalistler için yedek iş gücüdür. İş sahibi işçilerle çıkarları aynıdır. İşsizliğin artması, iş sahibi işçiler için fazla mesai, uzun çalışma saati, iş gücünün ucuzlamasıdır. O yüzdendir ki işsiz işçilerin mücadelesini kapsamadan, işsizler örgütlenmesini gerçekleştirmeye yönelmeden sınıfın birliğinden bahsedilemez.
  • İşsizliği yaygınlaştıran ana etmenlerden biri, güvencesiz, taşeron çalışmadır. Taşeron ve güvencesiz çalışma ulusal istihdam biçmine dönüşmüştür. Taşeronlaştırma ile birlikte yasal olarak örgütlenmenin önünü tıkayan çok fazla engel vardır. Mevcut sendikal bürokasi ise yasal olarak rahat örgütlenebileceği ve aidat garantisi olan sınıfın güvenceli, kadrolu kesimleri içinde varlık göstermektedir. Buralarda da işçi hareketini dizginlemek, mücadelenin radikalleşmenin önüne geçmek, mücadeleyi de sadece iş yeri düzeyine indirgeyen bir anlayışa sahiptir. Mevcut sendikal bürokasi ve emek hareketi sınıfın işsiz kesimlerini görmezden gelerek yok saymaktadır.
  • işsiz, güvencesiz, sigortasız işçilerin teşkilatlanması sınıf hareketinin birliği için ve kitlesel bir emekçi kabarışı için zaruri bir durumdur. Bunun yolu da işsiz, güvencesiz, sigortasız işçilerin öz örgütlerini inşa etmekten geçmektedir.

Taleplerimiz

  • 6 saat iş, 4 vardiya, serbest haftasonu!
  • Herkese en az 1 aylık yıllık izin!
  • İşten atılma yasaklansın!
  • Taşeron çalışma yasaklansın, herkese güvenceli iş!
  • Mevsimlik işçilere işsizlik sigortası!
  • İşsizlik fonu yalnızca işçiler için kullanılsın!
  • İşsiz, güvencesiz işçiler meclisini kuralım!