Giriş
Mevzu Osmanlı’dan sonra Anadoluda bir sosyalist devlet kurulma ihtimali olunca sosyal şovenlerin dilinde hep bir türkü dönüyor “Cumhuriyet kurulmadan önce Anadolu’da sanayileşme yoktu,haliyle devrim yapabilecek bir işçi sınıfı,işçi hareketi yoktu.Kemalizm uygulanabilecek en ilerici ideolojiydi “. Bu yalan,devlet,”aydınlar”,parti bürokrasileri tarafından o kadar sık söylenmiş bir yalandır bu toplum içinde aslı astarı olmayan bir dedikoduya dönüşmüş ve ortada yalan yanlış bir bilgi olarak dolaşıp durmaktadır.Bu yazının birçok amacı vardır.Öncelikle bu yazı Osmanlı’da işçi hareketi,işçi sınıfı,burjuvazi,sanayileşme,işçi örgütlenmesinin olmadığını söyleyen ve de bunun üzerinden siyasal yol çizenlere polemik niteliğindedir.Aynı zamanda Osmanlı’daki işçi hareketinden,sanayileşmeden,burjuva sistemine geçişten haberdar olmak isteyenler için de bilgilendirme amacı taşır.Amacımız bu tür yalanlarla karşılaşıldığı zaman tartışan kişiye bu metinin bir kaynak olmasıdır.Yani eğer böyle bir yalanla karşılaşırsanız bu metinden öğrendiklerinizle cevabınızı verebilir veya bu metini kaynak atabilirsiniz.
Bu yazıda bir çok şeyden bahsetmeye çalışacağız.O yüzden konuların hepsinin üstünde uzun uzun durmayacağız.Bahsedeceğimiz bazı şeyler üstüne uzun uzun yazılacak konular(Erzincan Şurası,Amele taburları,Amele-i Osmani,Osmanlı Sosyalist Fırkası vb).İleride bu konuları ayrı ayrı da ele alabiliriz.İşçi hareketinde unuttuğumuz başka olaylar da olabilir.Unutursak şimdiden özür dileriz.Fakat yazı ana fikrini fazlasıyla vericek ve bir hayli bilgilendirici olacak.

Şimdi Osmanlı’daki İşçi sınıfı hareketini 2 ye ayıracağız.Bunlardan birincisi sanayileşme öncesi işçi sınıfı hareketi.2.si ise sanayileşme sonrası işçi sınıfı hareketi olacaktır.Sanayileşme öncesinde işçi sınıfı hareketi sönük,örgütsüz,spontane ve etkisizken;sanayileşme sonrasında işçi sınıfı hareketi daha örgütlü,daha geniş ve daha etkiliydi.

Sanayileşme Öncesi Osmanlıda İşçi Sınıfı Hareketi
Eğer sanayileşme öncesi işçi hareketine bakacak olursak bu oldukça eskidir.Osmanlı’da bilinen ilk işçi protestosu ta 1587 yılında gerçekleştirilmiştir.Cami inşaatında çalışan senktraşlar iş bırakma eylemi yapmıştır.(1)Gümüş akçelerin değer kaybına uğraması sebebiyle yapılan bu eylemde işçilerin talebi açıktır. “yevmiyeyi ziyade vermezseniz işlemezüz”(2) Yani senktraşlar burada gümüşlerin değeri azaldığı için iş bırakma eylemi yaptıklarını ve günlük ücretleri artmadıkça çalışmayacaklarını söylemişlerdir.Bunun üzerine dönemin padişahı 3. Murad bu örgütsüz ve sayıca az işçilere karşı bir ferman vermiştir.“Ziyade yevmiye talep idenlerin haklarından geline”(2) Devlet örgütsüz işçilere karşı kendisinden hiçbir taviz vermeyip maalesef bu hareketi kanlı bir şekilde bastırmıştır.Bunu bu kadar kolay yapmasının bir sebebi de tabiki de işçilerin örgütsüz olması ve sayıca daha az olması ve bir program çevresinde birleşmemeleri.Fakat ilerdeki zamanlarda sanayileşme ile her şey bu kadar kolay olmayacaktı.

Sanayileşme Ve Sanayileşme Sonrası Osmanlı İşçi Sınıfı Hareketi
İlk sanayi işçileri batılılaşma ile beraber kıyafetlerin de değişmesiyle 2.Mahmut’un kurdurttuğu Fes fabrikası,yani Feshane işçileridir.Feshane 1835 yılında kurulmuştur(3).Yani T.C’nin kuruluşundan tam 88 yıl öncesinde.Bundan önce de emeğini satan emekçiler vardı elbet ama bir sanayi işçisi olarak değil,ufak tezgahlarda ve dükkanlarda çalışan ve ya Anadolu’daki bilinin ilk işçi hareketinde olduğu gibi inşaatta çalışan işçilerdi.Feshane’den sonra da Anadolu’nun dört bir yerine yeni fabrikalar açılmaya başlanmıştı.1838 yılında Büyük Reşit Paşa Gülhane Parkında Tanzimat Fermanını okuyor.Bu fermandan sonra Osmanlı’nın yüzü batı sermayesine yöneliyor ve yabancı sermayedarlar Anadolu’ya akın ediyor.Bu fermanda özel mülkiyetin güvence altına alınmasından,miras hakkından,mülkiyet alım satımından,müsadere usulünün (yani devletin zenginlerin malına istediği zaman el koyması usulünün) kaldırılmasından ve bir burjuva hukukundan söz edilmiştir.Baktığımızda 2. Mahmut zamanında burjuva devletine bir giriş gerçekleştirilmiştir.
Yani Anadolu’da fabrikalaşmak,sanayi işçilerinin varlığı ve bir burjuva sistemine geçiş Cumhuriyetle başlamıyor.Burjuva devletine geçiş, sanayileşme,sanayi işçilerinin ortaya çıkışı taa 2.Mahmut zamanında başlıyor. Şimdi bu Tanzimat Fermanı sonrasında fabrikalar ,haliyle işçiler,Anadolu’da fazlalaşıyor ve burjuvazi için gerçek bir tehdit oluyor bunun için de Osmanlı devleti bir önlem alıyor.1845 yılında yabancı sermaye işçi sınıfının beraberinde işçi hareketinin doğduğunu deneyimlediği için Osmanlı hükumetinden bir istekte bulunuyor ve yabancı sermayenin isteğiyle “Polis Nizamnamesi”çıkartılıyor.(4)Ve Nizamnamede devletin işçi sınıfından , onun örgütlülüğünden grev ve de ihtilal yapmasından korktuğu ap açık bir şekilde belli ediliyor.Grevler ve örgütlenmelerin polis tarafından yasaklanması ve yok edilmesi isteniyor nizamnamede.
Nizamnamenin 12.Maddesinde Şöyle diyor:
“İşini ve gücünü terk ile mücerret tatil-i mesalih-i ibad garazında olan amele ve işçi makulelerinin cemiyet ve zihamlarının ve gerek bumisillu asayiş-i ammeyi ihlal edecek her güna fitne ve fesat cemiyetlerinin def-i ve izalesiyle ihtilal vukuunun önü kestirilmesi esbabına teşebbüs ve müsaberet ”
Yani:
“İşini ve gücünü terk ve işlerin durdurulması amacında olan(grev) amele/işçi topluluklarının cemiyet ve kalabalıklarının ve gerek buna benzer kamu asayişini ihlal edecek her türlü fitne ve fesat cemiyetlerinin yasaklanarak yok edilmesiyle devrim olayının önünün alınması vasıtalarına başvurmak ve bununla sürekli olarak uğraşmak”(5)

Ama devlet yalnızca bununla sınırlı kalmıyor aynı zamanda işçilerin kurtuluş,örgütlenme ve aydınlığa ulaşmanın yollarını aradığı fikirlere kitaplara dahi düşmanlık besliyor.İşçilerin zihinlerini açacak her türlü yabancı kitabın engellenmesini de istiyor.Bunun için de Nizamnamenin 13. Maddesi devreye giriyor.
“Ahlak ve âdâb-ı ammeyi muhill olacak kâffe-i hususattatabhânelere ve kitabhâne ve bilcümle kitabcı dükkânlarına dikkat ve basiret ve hâricdentevârüd eden enva-ı kütüb ve resâil ve evrakın kabl-el neşrbakılup lazım gelen men ve tevkifine dikkat”
Yani:
“Ahlak ve genel adabı ihlal edecek bütün hususlarda matbaa ve kitabevi ve tüm kitapçı dükkânlarına dikkat edilmesi, bunların sezilmesi (bulunması) ve dışarıdan gelen kitap çeşitleri ve risaleler ve evrakların eski baskılarına bakılıp, lazım olan yasaklamanın getirilmesi veyahut bunlara el konulmasına dikkat edilmesi.”(5)
Bu maddelerin anlam ve önemi bizler için çok büyüktür.Hatırlarsanız geçtiğimiz günlerde polisler polis haftasını ,polis teşkilatının kuruluşunun 176.yıl dönümünü kutladı.Bu nizamnamenin yayınlanması günümüz polis teşkilatının kuruluşu olarak kabul ediliyor.Ve bize polisin ve polis teşkilatının sınıfsal işlevi konusunda çok şey anlatıyor.Örgütlü ya da örgütlenmeye meyilli işçi sınıfına karşı burjuva devlet de emri doğrudan doğruya kendisinden alan örgütlü halkın üstünde bir kolluk kuvveti kuruyor ve bu kolluk kuvveti işçi sınıfına ,onun kurtuluş fikrine ve hareketine engel olmakla vazifelendiriliyor.Ve tabi ki yazının ana amacına gelirsek, Cumhuriyetten önce de işçi sınıfı ve işçi hareketi olduğunu Bunun devleti ne denli korkuttuğunu ve artık işçilere karşı örgütlü bir baskı aracı kurduğunu görüyoruz.Sonraki yıllarda devletin gerçekten bu denli korkmasında ne kadar da haklı olduğunu anlıyoruz. Çünkü Osmanlı’da artık işçiler örgütlenmeye güçlü bir sınıf olmaya başlıyor ve ard arda hiç durmadan grevler yapmaya başlıyor.
1869 a kadar bir sürü sanayileşme hamlesi yapılıyor yabancı sermayedarlar Anadolu’ya akın ediyor.1845 te yabancı sermaye Bursa’da fabrikalar kuruyor.1847 de yurt dışından uzmanlar geliyor.1856 da İngilizler egede bir demir yolu yapıyor.Müslüman olmayan yabancı burjuvazinin daha rahat olması için yeni bir ıslahat fermanı yayınlanıyor.Ve Gayrımüslimler’in hakları arttırılıp garanti altına alınıyor.(4)
1869 yılına gelindiğinde maden işçileri Ereğli’de patronları iş şartlarını düzenlemek konusunda zorluyorlar.Patronlar bu zorlama üzerine “Maadin Nizamnamesi” ni diğer adıyla Dilaver Paşa Nizamnamesi’ni çıkartmak zorunda kalıyorlar.Dilaver Paşa daha öncesinde de maden işçilerinin zorlamasıyla böyle bir Nizamname çıkartmaya çalışıyor fakat o zamanın padişahı Abdülaziz “İşçiler bu haklara layık değildir” diyerek Nizamnameyi reddediyor.Bu yıl yabancılara toprak sahibi olma hakkı veriliyor(6).

Ve yıl 1871.Bu yıldan sonra sermaye için her şey daha karmaşık bir hal alıyor.Avrupa’da İşçi sınıfı Paris Komününü kuruyor. Osmanlı’da işçi sınıfı dayanamıyor ve Osmanlıdaki bilinen ilk işçi örgütü olan Ameleperver Cemiyetini kuruyorlar.Ve işçi sınıfı örgütlenme çalışmalarına o yıllarda başlıyor ki Atatürk daha doğmamış bile, doğumuna daha 10 yıl varken Anadolu’da işçi örgütü kuruluyor .Yıl 1872, sanayileşmenin ardındaki ilk grevi, daha sonrasında devleti hayli zora sokacak tershane işçileri yapıyor.Ve grevler ardı ardına patlıyor o yıl.Beyoğlu telgraf işçileri,Ömerli Demiryolu işçileri de ard arda greve çıkıyorlar.Grevleri devlet kolluk kuvvetleriyle bastırmaya çalışıyor.Grev yapan tüm işçiler sanayileşme ve örgütsüzlük öncesinin tersine haklarını bir bir alıyorlar.(7)
1874 yılında işçiler arasına bir sendika kurma fikri konuşuluyor.(7)
1875 yılında ise yeni grevler patlak veriyor.Taksimde İnşaat işçileri patron yanlısı 3 mühendisi tekme tokat dövüyorlar.Sirkeci’de yük işçileri işi boykot kararı alıyorlar.Tershane işçileri ise sanayileşme sonrası ilk grevi yapmanın gururuyla yeniden grev yapıyorlar.(7)
1876 yılında Hasanköy tershanesindeki işçiler iş bırakma kararı alıyorlar.Tershane işçileri arasında grev artık bir alışkanlık oluyor.Bu 5 yıl içindeki 3. grevleri.Patronların en küçük yanlışında greve çıkıyorlar.Aynı zamanda Haydarpaşa demiryolu işçileri de greve çıkıyor ve haklarını alıyorlar.Fişekhane işçileri aynı yıl iş bırakıyor ve verilmeyen maaşlarını talep ederek Babıaliye yürüyorlar.Aynı yıl 1. meşrutiyet ilan ediliyor.Ancak işçi sınıfının verdiği korkudan, ve devletin sınıf karakterinden olacak ki emeğini satanların kişilerin milletvekili olamaması şartı getiriliyor.(8)
1879 yılında yaklaşık 500 inşaat işçisi greve çıkıyor.Selanikte muhasebeciler greve çıkıyor.Tershane işçileri geleneği devam ettitiyor yine bildiğimiz gibi grevdeler.Polis işçileri bastırmak için ne kadar çaba harcarsa harcasın başaramıyor ve patronlar işçilerin istediklerini vermeye söz veriyorlar.(8) 1 yıl sonra Haliçteki vapur personelleri greve çıkıyor.Haydarpaşa demir yolu işçileri 3 yıl önce yaptıkları gibi yine greve çıkıyor.Kundura işçileri ve gemi işçileri greve çıkıyor.Gemi işçileri yüksek ücret iş garantisi zamanında ödeme istiyor.Polis işçilere zor kullanıyor ama bastıramıyor.Patronlar ödemeleri yapıyorlar ve sonraki ödemeleri de düzgün yapacaklarına söz veriyorlar.(9)
Daha Mustafa Kemal doğmadan Cumhuriyet kurulmadan yıllar yıllar önce işçiler bu kadar mücadele veriyor,haklarını almaya çalışıyor ,ki çoğu grevde sermaye boyun eğmek zorunda kalıyor,İşçi sınıfı örgütleniyor ve sermayenin gözünü ihtilalden bahsedilebilecek kadar korkutuyor.Osmanlıdaki sermaye işçi ihtilalinden bahsederken, sosyal şovenler işçi sınıfı yoktu işçi devrimi olamazdı diyor

1885 yılında Odun depolarında çalışan işçiler grev yapıyor.Beyoğlunda mağzalarda çalışan işçiler iş bırakıyor.İşçilerin liderliğini yapan bir hamal mahkemede tutuklanıyor.Polis ve patronlar işçilere işe geri dönmeleri için ağır baskılar yapıyorlar.(9)

1895 yılında Amele-i Osmani Cemiyeti kuruluyor.İstanbul tophane fabrikalarında insanlık dışı koşullardan dolayı her şeyi göze alıp bu cemiyeti kuran tophane işçileri Abdülhamit zamanındaki baskılar sonucu dağıtılıyor ve örgütün bir kısmı sürülüp diğer kısmı da tutuklanıyor.Fransa’ya sürülen örgüt yöneticileri 1901-1902 yıllarında gizlice İstanbula geliyor ve işçileri tekrardan toplarlıyor.Burada işçilere Sosyalizmden bahsediyorlar ve Avrupa’daki Sosyalist haberleri çevirip yayınlıyorlar.En son Topkapı Mezarlığında bir toplantı yapılıyor burada alınan kararlar İngiliz, Fransız ve Rus elçilikleri aracılığıyla Abdülhamit’e duyuruluyor. Abdülhamit’in kulağına gidince toplantıyı düzenleyenler tutuklanıp işkenceden geçiriliyor.Abdühamit zamanında örgütlenme faaliyetleri maalesef bir süre durmak zorunda kalıyor. En ufak örgütlenme kanlı şekilde bastırılıyor,Sosyalist yazılara toplantılara asla izin verilmiyor.Abdülhamit işçi hareketinden ,işçi sınıfından son derece korkuyor ve bunun için en küçük faaliyetlerine izin vermiyor ve kanlı şekilde bastırıyor.1870 li yıllardan sonra kopan grev ,ayaklanma ve örgütlenme fırtınalarıyla sermaye bu hale geliyor.Ve bu işe artık bir dur demek istiyorlar.

1901 yılında Tütün amelesi saadet cemiyeti kuruluyor.Cemiyet, Selanik bölgesi tütün işçileri tarafından 1901’de Kavala’da kuruluyor. İskeçe, Drama, Kavala gibi yerleşim birimlerini içeren Selanik bölgesi, o dönemde tütün ziraatının mono kültür olarak yapıldığı önemli bölgelerden biri. Yörede üretilen tütünler, Selanik’te kurulu “American Tobacco Company”* ve Avusturya Macaristan sermayeli “Herzog” şirketleri tarafından alınıp yurt dışına ihraç ediliyor .1890’lı yıllardan itibaren yörede on binleri bulan bir işçi kesimi istihdam ediliyor. Yabancı şirketlerin işçilere verdiği düşük ücret seviyeleri ve uzun mesai saatleri giderek çalışan kesim arasında hoşnutsuzluk oluşturmaya başlayınca, işçiler örgütlenme ihtiyacı duyuyor. Bu bağlamda, cemiyetin kuruluşuna Selanik’teki sosyalist çevreler öncülük ediyor. Zira, Selanik, özellikle XIX. yüzyılda İmparatorluğun Batı’ya açılan kapısı konumunda bir şehir olduğu kadar sosyalist faaliyetlerin de en yoğun görüldüğü şehir. Nitekim, Selanik’te sosyalistlerin yönlendirdiği başta “Selanik Sosyalist İşçi Federasyonu” olmak üzere “Selanik İşçiler Birliği”, “Amele Kulübü”, “Selanik Memurin ve Müstahdemin Sendikası gibi örgütler faaliyet gösteriyor.Tütün Amelesi Saadet Cemiyeti, özellikle 1905, 1908 ve 1911’de Selanik Vilayeti’ndeki tütün işçilerinin katıldığı grevleri yöneterek dikkat çekiyor.(10)

Ve yıl 1906 Bu yıl ilk defa işçi sınıfından söz ediliyor.Sultan Abdülhamit’in kız kardeşi Seniha Sultanın oğlu Mehmed Sabahattin* ilk defa Osmanlı’nın sınıflı bir toplum olduğundan söz ediyor.O yıl kurulan Selamet-i Umumiye Kulübü’nün tüzüğünde de işçi sınıfı kavramına yer veriliyor.(11)

Yıl 1908 olduğu zaman artık 2. Meşrutiyet ilan ediliyor.İttihat Ve Terakki işçilere vaadler sunup iktidara geliyor.Bu yüzden dernekler kanununu yürürlüğe getiriliyor.Derneklere kısmi özgürlükler sağlanıyor ve sendikalar kurulmaya başlandı.Meşrutiyet öncesi Abdülhamit zamanında yavaşlamak zorunda kalan örgütlenme faaliyetleri bu dönemde artıyor.Ama işçiler ücret ve koşullar konusunda İttihat Ve Terakki den istediğini bulamıyor.Bunun üzerine Balkan’da başlayan ve sonrasında Osmanlı’nın dört bir yerine yayılan çoook geniş bir grev dalgası oluşuyor.1908 Yılında tam 27 iş yerinde grev yapılıyor ve hepsi başarıya ulaşıyor.Başta işçilerden yana gibi gözüken İttihat Ve Terakki sonrasında açık bir biçimde patronların -özelllikle de Alman sermayedarların- yanında olduklarını açık ve net bir şekilde belli ediyorlar.(12)Bu yıl Osmanlıda Tatil-i Eşgal Kanunu ile olmayan sözde işçilerin,olmayan grevleri (!) yasaklanmak isteniyor ve meclise verilen kanun hiçbir şekilde değiştirilmeden geçiyor.(13)Bu yasa tasarısını Alman uzman Kont OSTROG hazırlamıştır(12).Fakat işçiler yasak tanımıyor.1909 da İzmir’de tütün işçileri ve ticarethane işçileri greve çıkıyotlar.Tatili eşgal kanunundan sonra sermayedarlar grev dalgasında vermek zorunda kaldıkları kazanımları tek tek geri alıyorlar.Ücretler en düşüğe indiriliyor işten atmalar başlanıyor.(13)Bu olay bize sendikalizmin eksik ve yetersiz kaldığını ,işçi direnişi zamanında alınan kazanımların işçiler grev yapamayınca bir bir alınacağını ,hedefin kazanım elde etmekten öte tam çözüme ulaşmak olması gerektiğini anlatıyor.31 Mart olayı oluyor işçiler ve küçük burjuvazi ayaklanıyor.Abdülhamit tahttan indiriliyor.Hareket ordusu ayaklanmayı bastırıyor.Devlete karşı çıkan bu ayaklanmadan dolayı bir çok işçi öldürülüyor ve sürülüyor.Sıkı yönetim ilan ediliyor.Bu yıl Osmanlıdaki bilinen ilk kitlesel 1 Mayıs kutlaması oluyor.1909’da Türk, Bulgar ve Sırp kökenli 100’ün üzerinde işçi ellerinde kızıl bayraklarıyla sloganlar atarak yürüyor.Aynı anda Bulgar sosyal demokratlar Selanik’te bildiri dağıtarak seçme ve seçilme hakkı talebinde bulunurlar, işçi haklarıyla ilgili yasaların çıkarılmasını istiyor…Yasaklar, baskılar artıyor ama 1 Mayıs’ın yavaş da olsa yaygınlaşması önlenemiyor… 1910’da Selanik gibi bazı Rumeli kentlerinin ardından, 1911 yıllarında başta Edirne, Üsküp gibi birçok kentte kutlanan 1 Mayıs’ın en önemli özelliği Sosyalist İşçi Federasyonu’nun Selanik’te düzenlediği mitinge katılan 7 bin kişinin yürüyüşü oluyor. Ayrıca mitingde Selanik’te konuşulan bütün dillerle sesleniliyor.(14)

Yıl 1910 grev yasağı var ama grevler hala devam ediyor.Tramvay işçileri,Kazlıçeşme deri debağ işçileri,Recep Aslan ayakkabı işçileri,Manastır dokuma işçileri,Bursa’da ipek işçileri,İstanbul’da kömür yükleme işçileri,Tütün deposu işçileri ,Bilecik’de dokuma işçileri,Zonguldak maden işçileri greve çıktılar.İktidar grevlere karşı çok sert müdehale ediyor,tutuklamalar yapıyor.İktidar İstanbuldaki grevleri kontrol altına almaya uğraşıyor ve İstanbuldaki işçilere büyük baskı uyguluyor.Bunun için işçiler bütün yük İstanbula verildiği için Selanikte grev yapmaya başlıyorlar.Dönemin Selanik Valisi Hükumete Selanikteki bütün işçilerin sendikalaştığını , işçilerin arasında sosyalist düşüncenin yayıldığını,böyle giderse ticaretin mahfolacağını,sendika kurma yetkisinin verilmemesi verilen yetkilerin de geri alınması gerektiğini yazan bir telgaf gönderiyor.(15)Bu yıl Osmanlıdaki ilk sosyalist parti Osmanlı Sosyalist Fırkası kuruluyor.Fakat devlet kendisini böyle tehdit eden bir şeye asla izin vermiyor ve ağır baskılarla kapatıyor.Aynı Yıl İzmir Elbise Amelesi Cemiyeti kuruluyor.

1914 te 1. dünya savaşına giriliyor savaşta sanayinin daha iyi işlemesi için Ermeni ve Rumlar’dan oluşan bir amele taburu oluşturuluyor ve bu insanlar zorla çalıştırılıyor.(16) 1916 yılında işçilerin Anadolu’daki ilk sovyeti yani Erzincan Sovyet’i kuruluyor.Rus Çarlığı Doğu Anadolu’yu işgal ettiğinde.Rusya’daki Bolşevizm’den etkilenen askerler subaylarını tutuklamıştırlar.Çarlık subayları tutuklandıktan sonra askerler Erzincan’daki Ermeni,Kürt ve Türk ileri gelenleri toplamıştır.Toplantıya Ermeniler adına Muradov,Kürtler adına Alişer ve Alişan beyler Türkler adına ise Erzincan Müftüsü gelmiştir.Bu insanlar bolşevizmi benimsedikten sonra Erzincan halkına propaganda yapmıştır Erzincan halkı da bolşevizmi benimsemiştir.Erzincanda da Bolşevizmin gereği olduğu gibi doğrudan demokrasi,işçi demokrasisi uygulanmıştır.Nüfusa göre temsilci sayıları belirlenmiş ve 75 temsilci çıkarılmıştır.Sonrasında Sovyetin genişletilmesi için civar illere devrimin tabandan yayılması için propagandalar yapılmış propaganda birlikleri gönderilmişir .Anadoluda burjuvazi için büyük bir bolşevizm tehditi vardır.Erzincanda Ermenilerin Türklerin ve Kürtlerin sınıf bilinciyle oluşan bir sovyeti kurulmuştu.Bu Sovyet yalnızca Erzincan’ı değil Erzurum,Bayburt ve Sivası da kapsıyordu.Bu sovyet maalesef civar aşiretlerin ve Kazım Karabekirin bastırması sonucu hedefine ulaşamamıştır.(17)Mustafa Kemal Anadolu’ya 9. ordu müfettişi bu sovyetin durumunu denetlemek için gönderilmiştir.Kongre yaptığı yerler tesadüf değildir.Burjuva devlet işçi hareketi olmayan bir ortamda tek ilerici çözüm olarak kurulmamıştır.İşçi hareketi kanlı bir şekilde bastırılmış ve burjuva diktatörlüğü bunun üzerine kurulmuştur.Ardınan işçilere düşman bir burjuva cumhuriyeti kuruluyor .Kemalizm ilerici değil tam olarak gericidir.Mustafa Kemal işgalden kurtulmak için en iyi ve tek alternatif değildir.Özgürlüklerin hat safhaya ulaşacağı,sömürünün ezen ezilen ilişkisinin olmadığı,üretenin yöneten olduğu bir Anadolu Anadolu’daki işçi hareketi ve kurulan işçilerin şurası ile mümkündü.

Mustafa Kemal’in işçi hareketini bastırma çabası Erzincan Sovyeti ile sınırlı kalmamıştır.Mustafa Suphinin kurduğu Türkiye Komünist Partisi kurulmuş ve sonrasında ileri gelenleri Trabzon açıklarında Kemalist burjuvazinin alçak saldırısıyla katledilmiştir.Solu kendi egemenliği altına alamak için -Mustafa Suphinin kurduğu TKP den farklı olarak- Türkiye Komünist Fırkasını kurmuş ama başarılı olamamıştır.1922 yılında Türkiye Sosyalist Fırkasının kurucusu İştirakçi hilmi yine alçak bir suikast ile katledilmiştir.Anadoludaki işçi hareketi ve sosyalist hareket bastırılmış ve bir burjuva devlet kurulmuştur.Cumhuriyet sonrası grevler yasaklanmıştır ve daha bir çok işçi düşmanı devlet baskısı olmuştur.Bu yazının devamı olarak Kemalizmin ve CHP nin iktidarında işçi sınıfına nasıl baskı uygulandığı anlatılacaktır.

KAYNAKÇA:
(1):Mete Tunçay, Türkiye’de Sol Akımlar I (1908-1925), İstanbul 2000, s. 21
(2):M. Şehmus Güzel, Türkiye’de İşçi Hareketi 1908-1984, İstanbul 1996, s. 25.
(3):Süleyman ÜSTÜN,Yücel YAMAN,Tan ORAL,Vardiya Yayınları,Resimli Türkiye İşçi Sınıfı Tarihi ,Cilt 1,s.5
(4):Süleyman ÜSTÜN,Yücel YAMAN,Tan ORAL,Vardiya Yayınları,Resimli Türkiye İşçi Sınıfı Tarihi ,Cilt 1,s.6
(5):Osman Nuri, Mecelle-i Umur-u Belediyye, cilt: 1, İstanbul, 1337, s. 921-924
(6):Süleyman ÜSTÜN,Yücel YAMAN,Tan ORAL,Vardiya Yayınları,Resimli Türkiye İşçi Sınıfı Tarihi ,Cilt 1,s.7
(7):Süleyman ÜSTÜN,Yücel YAMAN,Tan ORAL,Vardiya Yayınları,Resimli Türkiye İşçi Sınıfı Tarihi ,Cilt 1,s.8
(8):Süleyman ÜSTÜN,Yücel YAMAN,Tan ORAL,Vardiya Yayınları,Resimli Türkiye İşçi Sınıfı Tarihi ,Cilt 1,s.9
(9):Süleyman ÜSTÜN,Yücel YAMAN,Tan ORAL,Vardiya Yayınları,Resimli Türkiye İşçi Sınıfı Tarihi ,Cilt 1,s.10
(10):https://www.calismatoplum.org/makale/osmanli-doneminde-kurulanikiisci-cemiyeti-tutun-amelesi-saadet-cemiyeti-izmir-elbise-amelesi-cemiyeti#:~:text=Selanik%20T%C3%BCt%C3%BCn%20Amelesi%20Saadet%20Cemiyeti,sosyalist%20%C3%A7evrelerin%20%C3%B6nemli%20etkisi%20olmu%C5%9Ftur.
(11):Süleyman ÜSTÜN,Yücel YAMAN,Tan ORAL,Vardiya Yayınları,Resimli Türkiye İşçi Sınıfı Tarihi ,Cilt 1,s.11
(12):Süleyman ÜSTÜN,Yücel YAMAN,Tan ORAL,Vardiya Yayınları,Resimli Türkiye İşçi Sınıfı Tarihi ,Cilt 1,s.12
(13):Süleyman ÜSTÜN,Yücel YAMAN,Tan ORAL,Vardiya Yayınları,Resimli Türkiye İşçi Sınıfı Tarihi ,Cilt 1,s.13
(14):https://www.aksam.com.tr/siyaset/osmanlidan-gunumuze-1-mayis/haber-201470
(15):Süleyman ÜSTÜN,Yücel YAMAN,Tan ORAL,Vardiya Yayınları,Resimli Türkiye İşçi Sınıfı Tarihi ,Cilt 1,s.14
(16):https://tr.wikipedia.org/wiki/Amele_taburu
(17):https://tr.wikipedia.org/wiki/Erzincan_Şûrası