Macron ile Görüşmek mi, Onu Genel Grev ile Mağlup Etmek mi?
7 mart tarihindeki grevler ile gösteriler (toplam 3 milyon kişi) bir defa daha işçi sınıfının Macron’un emekliliğe karşı kanun tasarısını kitlesel bir biçimde reddettiğini göstermişlerdir. Fakat hükumet bir karış bile geri adım atmamıştır. Parlamentonun metni hakkında görüşmesinin sona ermesini, (black blocs olarak bilinen) serserilerin ahmakça yakıp yıkmalarının en safları korkutmasını ve hareketin genel grev olmadığından kuvvetsiz kalmasını beklemektedir. Grevler mi, Esas Grev mi? Macron ve Borne [Başbakan] rahattır: 6. eylem gününün akşamı, “sendikalar birliğinin” şefleri aynı şekilde devam kararı almışlardır. 11 mart cumartesi 7. bir eylem günü tertip etmişlerdir ki greve mani olabilsinler. Ve bunu da 15 mart çarşamba yeni bir “grevler” (çoğul olarak) günü takip etmiştir, milletvekillerinin senatörlerle bir araya gelecekleri gün. CGT, SUD, FO sorumluları tarafından bazı yerlerde “tekrar edilebilir grevler” çağrıları, hükumeti yine korkutmamaktadır. Konfederal şefler bir manada haydi eyleme ama tek başınıza demektedirler! İşçi sınıfı toplumda ekseriyette olmasına rağmen, emekçilerin ekseriyetinin emekliliğe karşı yeni saldırıya karşı çıkmasına rağmen, bürokratlar bilinçli bir şekilde dağıtmakta ve bölmektedirler. Bunda siyasi muavinlerinin PCF, LFI, PS, LO, iki NPA, iki POI, RP, UCL, PRCF ve PCRF…) yardımını da almaktadırlar çünkü bunlar “grevleri” desteklemektedirler, metnin geri çekilmesine ve Macron’un mağlubiyetine dek tam grevi yani genel grevi değil. Konfederal yöneticilerin tertip ettikleri birbirini takip eden eylem günleriyle birkaç federal yöneticinin karar verdiği tekrar edebilir grevler aynı madalyonun iki yüzüdür, tüm işçi sınıfının hükumete karşı merkezileştirilmiş mücadelesini reddin iki yüzüdür. Élysée sarayına gidip...
Devamını Oku