Erkek egemen sermaye sisteminin sistematik kadın katliamı son hızla sürmektedir.2024’ün ilk 6 ayında 205 kadın Erkekler tarafından katledildi. Semih Çelik adlı katil (19), İkbal Uzuner (19) ile Edirnekapı’da bulunan surlara çıktıktan sonra kadını katletti. Genç kadını bıçaklayarak öldürdükten sonra kadının vücudunu parçalara ayıran katil Semih Çelik, kadının kesilmiş başını surlardan sokağa attı. Semih Çelik’nin olaydan yaklaşık yarım saat önce Ayşenur Halil’i evinde boğazını keserek öldürdüğü ortaya çıktı.Katil İkbal Uzuner’i vahşice katlettikten sonra surlardan atlayarak intahar etti. O caddede karakol bulunmasına rağmen polislerin geç geldiği de gelen bilgiler arasında… Hastaneye kaldırılan katil hastanede hayatını kaybetti.

Her geçtiğimiz gün kadınlara karşı daha da azan bir katliam yaratılmaktadır. Bu tarz cinayetler ne münferit bir olaydır ne de kriminal bir durumdur. Kadın cinayetleri ve kadına yönelik işlenen tüm suçlar plotik ve sosyolojik vakalardır. Bu tarz cinayet ve şiddet eylemleri yaygın bir erkek alt kültürünün ürünüdür. Erkeklik alt kültürünü yeşerten ve sürekli yeniden üretilmesini sağlayan burjuva devlet, onun kutsal aile kurumu ve devletin ideolojik aygıtlarıdır. Kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet eylemleri psikolojik rahatsızlık ve made bağımlılığı üzerinden açıklanamaz. Psikolojik rahatsızlığa sahip diye veya madde bağımlılığısı diye kimse gidip milletvekili, subay, bakan vs. öldürmüyor. Madde bağımlılığı yalnızca var olan erkek kültürünün eyleme geçmesini kolaylaştırmaktadır. Yaşanan olayı madde bağımlılığı vs ile açıklamak Patriyarkal Kapitalist sistemi aklamak, hedef şasırtmak anlamına gelir. Katliamın sorumlusu da burjuvazinin kadın düşmanı sistemidir. Sokak ortasında katledilen bir kadının kafası kesilip atılırken, aynı caddede bulunan karakoldaki polisler olay yerine geç varıyor. Bunun üzerine birçok insanda polis nerede? Devlet nerede gibi haklı tepkilerin oluşmasına neden oldu. Unutulmaması gereken gerçeklik şudur: Mevcut devlet emekçilerin ve ezilenlerin devleti değildir. Tam tersine egemen sınıfları ezilen sınıflar üzerinde kurduğu kanlı katı bir diktatörlüğün aracıdır. Devlet her zaman olması gerek yerde olmaktadır. Kaldı ki aynı gün Bursa’da sendikal hakkını kullandığı için işten çıkarılan Eker işçilerinin direniş alanına polisler intikal ediyor ve işçilere şiddet uygulamaya başlıyor. Konu direnen işçilere gelince şiddetten kaçınmayan sistem bekçisi polislerin, konu iki kadının katledilmesi olduğunda eli kolu bağlı kalıyor. Bunda şaşılacak bir durum yoktur. Mevcut devlet ırkçı, cinsiyetçi, dinci mezhepçi sermaye devletidir. Bu devlet emekçilerin ve ezilenlerin devrimci mücadelesiyle yıkılmadığı sürece hep böyle olmaya devam edecektir.

Bu Katliamlar Ne Kadar Devam Edecek?

Bir suçu önlemenin yolu polisiye tedbirler ve sert cezai yaptırımlar değildir. Suçu önlemek için evvelâ suçun ortaya çıkmasını yada çoğalmasını sağlayan nesnel koşulları oratadan kaldırmak gerekiyor. Erkek şiddetinin nedeni erkek kültürüdür. Bu yenilgiye uğratılmadan erkek şiddeti oratadan kaldırılamaz, biçim değiştirebilir, azalabilir fakat ortadan kalmaz. Uluslararsı AF örgütü raporuna göre tecavüzün idamla cezalandırıldığı Çin, Afganistan, İran, Pakistan vb ülkelerde tecavüze uğrayan kadınların sayısı birçok ülkeye göre fazladır.
Uluslararası düzeyde aşırı sağın yükselişe geçtiği popülerleştiği bir trendle karşı karşıyayız. Bu durum tüm gericiliklerin mantar gibi türemesine eyleme geçmesine neden olmaktadır. Aşırı sağın ve gericiliğin yükselişe geçtiği her yerde ilk darbeyi her zaman kadınlar alır. Çünkü bu tür gericilikler tepeden tırnağa erkek ideolojileri olmakla birlikte kolektif erkek kültürünün en fanatik halini üreten organize sanayi bölgesi işlevi görmektedir. Son yıllarda kadına, çocuğa ve hayvana yönelik şiddetin artmasının bütün sınırları zorlamasını bu durumdan bağımsız olarak ele almayız. Şiddetin şov olarak sunulduğu diziler, TV programları, Sosyal medya yayınları aracılığıyla pornografi, ataerkillik, taciz, tecavüz popüler kültürün önemli bir parçası haline gelmektedir. Incellik gibi akımların yaygınlaşması bunun cabasıdır…

Çözüm Patriyarkal Kapitalizme Karşı Örgütlü Mücadeleden Geçer

Devrimci Marksistlerin Türkiye ve Dünya’daki tüm kadınlara çağrısı, Patriyarkal Kapitalizme karşı örgütlenmektir. Bu kadın kıyımı, burjuvazinin çarkları kırılmadan; iş yerinde, sokakta, okulda, evde ve her türlü platformdan örgütlü bir kadın mücadelesi olmadan durdurulamaz. Burjuvazi kendini devlet olarak kadınlara karşı nasıl örgütlemişse, kadınlar da kendilerini bu kıyım makinesine karşı örgütlemeledir. Burjuvazinin devleti, onun kutsal aile kurumu, erkeklik kültürünü ve ideolojisini yaratan tüm kurumları lav edilmeden kimse özgür değildir.

Kahrolsun Patriyarkal Kapitalizm!

Ulusal, Cinsel, Sınıfsal, Sömürüye Son!

Erkek Egemen Burjuva Devleti Yıkılsın!

Vardık, Varız, Var Olacağız!

Yaşasın Sosyalist Dünya Devrimi!