Antep’in Başpınar bölgesinde, hayat pahalılığı ve yoksulluğa karşı greve çıkan işçiler, sendikal mücadelenin güçlü bir örneğini sergiliyor. Ancak grev süreci, valilik yasakları ve sendika başkanı Mehmet Türkmen’in tutuklanması gibi engellemelerle karşılaşıyor. Devletin bu müdahalesi, işçi sınıfının örgütlenme özgürlüğüne ve grev hakkına karşı fiili bir saldırıdır. Bu saldırıya karşı, Başpınar işçileri ve tüm emekçilerin dayanışma eylemleri düzenlemesi, işçi sınıfının ortak mücadelesi için kritik bir öneme sahiptir.
Başpınar’da, işçilerin yüksek hayat pahalılığı ve yoksulluğa karşı başlattığı grev, hızla Antep’in diğer bölgelerine yayıldı. Ancak, bölge valiliği tarafından grev yasağı ilan edilmesi ve Birleşik Tekstil İşçileri Sendikası Başkanı Mehmet Türkmen’in tutuklanması, devletin işçi hareketine yönelik saldırılarının bir göstergesi oldu. Devletin bu baskısı, sermayenin çıkarlarını savunan bir yapının işçi sınıfını boğmaya çalıştığını ortaya koyuyor.Bu durum bir kez daha devletin tepeden tırnağa sermaye sınıfının devleti olduğunu, işçi sınıfına aleni bir şekilde düşman olduğunu berrak bir şekilde göstermektedir.

Mehmet Türkmen’in tutuklanması, sadece Başpınar işçilerine değil, tüm işçi sınıfına yönelik bir gözdağıdır. Bu saldırı, işçilerin sesini kısmak, mücadelesini engellemek için atılan bir adımdır. Ancak bu saldırıya karşı, tüm işçi sınıfının birlikte hareket etmesi, yalnızca Başpınar işçileriyle değil, tüm Türkiye’deki işçilerle dayanışma içerisinde olması gerekmektedir. Grev ve örgütlenme hakkının savunulması, bu hakların fiilen yok sayılmasına karşı direnilmesi, işçilerin tarihsel sorumluluğudur.

İşçi sınıfı, kapitalist devletin sınıf karakterini gözler önüne seren bu saldırılara karşı, fiili-meşru mücadele yöntemlerini benimseyerek, hükümetin ve sermayenin baskılarına karşı daha güçlü bir dayanışma ağını kurmalıdır. Sendikal anlayışın işçi sınıfını daha geniş kitlelerle birleştirecek şekilde genişlemesi, örgütlenme mücadelesinin önünü açacaktır. Tüm emekçilerin, sendikaların, sosyalist hareketlerin ve işçi teşkilatlarının bir araya gelerek, dayanışma komiteleri oluşturması, bu sürecin başarıya ulaşmasında kritik bir rol oynayacaktır.

Bu gelişmeler, işçi sınıfının mücadelesinde yeni bir dönemin kapılarını aralamaktadır. Grevin kitleselleşmesi, direnişin büyümesi, sınıfın birleşik mücadelesiyle başarılabilir. İşçilerin talepleri etrafında birleşmesi, Türkiye’nin her köşesinde işçilerin bu mücadelenin bir parçası olmasını sağlayacak, sadece Başpınar’da değil, tüm ülke genelinde işçi sınıfının gücünü gösterecektir.