DevYol’dan ÖDP’ye Bitmeyen Kemalizm Sevdası
Yerel seçimler yaklaşırken tüm partiler ve siyasal oluşumlar; adaylarını açıklama ve seçimlerde nasıl bir tutum takınacaklarını beyan etme sürecinin neredeyse sonuna geldi. Uzun süren ittifak görüşmeleri, kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklar, düzen cephesi açısından ekonomik kriz gündeminin üstünü örtme işlevini görmektedir. HDP’nin bu seçimlerde Batı’da aday çıkarmayarak, dolaylı yoldan seçmen kitlesine CHP’yi adres olarak göstermektedir. HDP bileşeni Sosyalist grupların batıda aday çıkartmamasına karşı herhangi bir sesli itirazda bulunmadı. Seçime müdahil olacak bir pozisyonada girdiği henüz şöylenemez. HDP bileşeni olmayan, kendi siyasal varlığını CHP’nin gölgesinde sürdüren ÖDP ise, önce seçimlere kendi adaylarıyla gireceğini dektere etti, ardından boykot sinyalini veren bir açıklamada bulundu. Son olarakta yerel ittifaklardan bahsetti. Bahsetmiş olduğu yerel ittifaklar sonunda CHP listelerinde düğümlendi. ÖDP eşbaşkanı Alper Taş CHP’nin Beyoğlu Belediye Başkan adayı ilan edildi. Karadeniz’in birkaç kasabasında CHP listelerinden aday olma süreci başladı. Ordu Çamaş’ta ÖDP ilçe başkanı CHP listelerinden aday olmakta, Hopa’da ise ÖDP, HE, HDP, CHP’li adayı destekleyip, CHP listelerinden il genel meclisine aday olmaktadır. Alper Taş’a 24 Haziran seçimlerinde de, CHP listelerinden milletvekilliği teklifi gelmişti. Alper Taş o süreçte şöyle bir açıklamada bulunmuştu:” Birçok dost, yurttaş vekil olmamı çok istedi. Onları üzdüm beni bağışlasınlar. Bazıları ise ” bir vekil adayı olsun çakalım beklentisindeydiler” onlarıda bir kez daha hayal kırıklığına uğrattım, taş yerinde ağırdır, parlemento dışı muhalefete adayım”
Evet hiç kuşku yok ki Taş yerinde ağırdır, fakat bu taşa ağırlığını veren zemin neresidir? Parlemento dışı muhalefetten anlaşılan ve pratikte sergilenen tutum neydi? Bunları irdelemek gereklidir. Dev Yol’dan ÖDP’ye 40 yılı aşan süreçte, her zaman CHP ve Kemalizmin siyasal argümanlarıyla dirsek teması söz konusuydu. Kimi zaman açıktan kimi zaman mesafeliydi, ama her zaman varlığını korumaktaydı. Her zaman devrimci bir siyasal programdan yoksun, var olan kitlenin ortalama bilincine oynayıp, günü kotarmayı hedefleyen bir siyasi anlayış söz konusuydu. İlkesel çizgileri olmayan, sistem karşıtlığından çok mevcut iktidarın karşıtlığına indirgenmiş sol popülizmden öteye geçmeyen bir pratik söz konusuydu. Örgütsel olarakta siyasal bir örgütlenmeden çok sosyal bir örgütlenme gibi hareket eden, ulusalcı refleksleri her zaman içinde barındıran, sürekli sol birlikten bahsedip ama her girişimde önce heycan yaratıp, sonra likidasyon yaratan yarım asra yaklaşmış taşın ağırlık yaptığı zemin burasıydı. Gezi isyanından sonra, ÖDP hiçbir seçim döneminde ve kritik siyasal süreçlerde net sağlıklı bir tutum sergileyemedi. Kitle sirkilasyonunu ulusalcı Kemalist zeminden almakta, buda politika üretirken bu kitlenin hassasiyetlerine göre kendini konumlandırma ihtiyacını beraberinde getirdi. Gezi isyanından sonra, ÖDP hiçbir seçim döneminde ve kritik siyasal süreçlerde net sağlıklı bir tutum sergileyemedi. Kitle sirkilasyonu ulusalcı Kemalist zeminden almakta, buda politika üretirken kitlenin hassasiyetlerine göre kendini konumlandırma ihtiyacını beraberinde getirdi. Bu durumun ilk yalpalanmasını oluşturacak süreç 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde geldi. Erdoğan’ı Cumhurbaşkanlığına taşıyacak süreçte; CHP çıkartılacak en kötü adayı çıkarttı. Bu seçimlere Demirtaş’ta aday olmuştu ve yıldızının parlamaya başladığı dönemdi. ÖDP bu süreçte, ulusalcı Kemalist kitlelerin hassasiyetlerini kırmamak için Demirtaş’a destek açıklamasında bulunmadı. CHP’nin sagcı adayı Ekmelledin İhsanoğlu’nada destek açıklamasında bulunamadı. Seçim süreci boyunca muallak açıklamalar yapıp, süreci geçiştirmeye çalıştı. Seçimlerden kısa bir süre sonra Birleşik Haziran Hareketinin kurulmasına ön ayak oldu. Kısa sürede solun birçok kesmini toplayıp, kitleselleşerek enerjik bir yapıya büründü. Lakin ÖDP burayada tepeden müdahalerde bulunarak, hareketi kendi kontrolünde tutmaya çalıştı. Haziran’da ilk politik yarılma 7 Haziran seçim sürecinde başladı. HDP’nin “Seni Başkan Yaptırmayacağız” kampanyası, Erdoğan’a karşıtı tüm kesimlerde büyük sempati uyandırmış, tüm Türkiye’de HDP rüzgarı esmeye başlamıştı. ÖDP, HDP rüzgarına karşı ulusalcı kalkanla durmaya çalıştı. Bu durum Haziran içinde sonu gelmeyen kırılmalara yaprak dökümlerine yol açtı. 7 Haziran seçim sürecinde Haziran hareketi siyasal açmazlar yaşadı. Ne ÖDP ne BHH seçime dair somut bir tutum sergileyemedi. Bu açmazlar Haziran hareketinin sonunu hazırladı. Gezi sürecinden sonra gerek ÖDP gereksede Haziran’ın yürütmüş olduğu tüm faaliyetin ana gövdesini; Cumhuriyet kazanımlarına sahip çıkma, laiklik vb temalar oluşturmuştur. Tüm varoluşunu Kemakizmin siyasal argümanları üzerinden kuran ÖDP, süreç içerisinde CHP’nin kurumsallaşmış arka sol bahçesine dönüşmüştür. Alper Taş 24 Haziran öncesi, parlemento dışı muhalefete adayım demişti. ÖDP yıllardır zaten CHP’nin parlemento dışı muhalefetini temsil etmektedir. CHP’nin pasif sinik muhalefetinden bıkan kitleler için ÖDP, parlemento dışı sol Kemalist muhalefetin çekim merkezidir. Bugün Alper Taş’ın CHP listelerinden aday gösterilmesinin; CHP açısından en önemli nedenini şöyle somutlayabiliriz. İYİ Parti ile yapılan ittifak ve sağ adayların fazlalığı CHP tabanındaki sol kitlelerde küskünlük yaratmaktadır. Bu kitlenin küskünlüğünü gidermek için Alper Taş gibi sosyalist sol kimlikli bir figür devreye sokulmuştur. Cevaplanmayı şu soru devreye girmektedir: Seçimlerde Sosyalistler Alper Taş’ı Desteklemelimidirler?
Temel ilke olarak sosyalistler; Burjuva partilerini, burjuva adaylarını desteklemezler. Alper Taş’ın aday olduğu CHP, Türkiye kapitalizminin kurucu burjuva partisidir. Her zaman statükocu, milliyetçi, ırkçı, işçi düşmanı yönleri tüm şiddetiyle varlığını korumaktadır. CHP’nin yönettiği tüm yerel yönetimlerde, AKP’den pek farkı olmayan piyasacı belediyecilik anlayışını sürdürmektedir. Kendi belediyelerinde; işçilerine karşı; taşeron, esnek, güvencesiz çalışmayı dayatarak, sendika ve grev düşmanı tutum sergilemektedir. Çok kısa bir süre önce İzmir Belediyesinde bunu bir kez daha tecrübe ettik. Alper Taş CHP listesinden, Beyoğlu Belediye Başkan adayı gösterilmiştir. Fakat klasik CHP’nin “Derman Belediyeciliği”nden farklı olarak Alper Taş ne vaat etmektedir. Soruyu farklı bir açıdan sorarsak; ÖDP’nin daha önce kazandığı birkaç kasabalar olmuştur. ÖDP bu belediyecilik deneyimlerinden geride ne gibi iz bırakmıştır. Bugünkü Ovacık deneyimi gibi hafızalarda canlanan ne vardır?
Sorunun cevabı koca bir hiçtir. Çünkü klasik CHP belediyeciliğinden kendi ayırtediciliğini ortaya koyacak bir pratiğe sahip değildir. Çünkü hiçbir zaman, seçim sürecine bir siyasal program dahilinde girmemiştir. Aynı şekilde Beyoğlu adaylığınada bir siyasal program dahilinde müdahil olmamaktadır. Alper Taş CHP için bir proje adayıdır. CHP’nin sağ ittifaklara kızıp, partiye küsen sol tabanı partiyle barıştırma projesi olarak öne sürülmüştür. Sosyalistlerin böyle bir projeyi desteklemesi ve ona alet olması söz konusu olamaz.
ALİ KEMAL TAŞÇI