Güney Asya ülkesi olan, 17.508 adadan oluşan 267 milyon nufusuyla dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesi olan Endonezya burjuva devleti genel grev ile sarsılıyor. Tarihi siyasal kaoslar, keskin sınıf mücadeleri, devrimci kabarışlar, karşı devrimler, darbeler diktatörlüklerle geçen Endonezya’da işçi sınıfının köklü bir mücadele geçmişi bulunmaktadır. 6 Ekim’den beri Endonezya, grevler, işçi eylemleri ve son olarakta genel grevler ile sarsılıyor. Pandemi gerekçesiyle eylemler yasaklanmaya çalışılsada, işçi sınıfı yasakları tanımayarak mücadelenin vitesini yükseltmiştir. Polis müdahaleleri, sivil faşist çetelerin saldırıları, 600’e yakın gözaltı sadece mücadelenin militanlaşmasına katkı sağlamıştır. Endonezya Sendikalar Konfederasyonu( KSP) son günlerde eylemlere 32 ayrı sendikanın destek verdiğini, 2 milyon işçininde grevlere aktif olarak katıldığını duyurdu. Tekstil, maden, elektronik, ecza, turizm, metal, lojistik gibi can alıcı sektörlerde grevler etkili oldu. Birçok bölgede öğrenciler grevlere aktif destek sundular. Endonezya işçi sınıfı Covid-19 salgınından sert bir şekilde etkilendi. Sadece Covid-19 nedeniyle 6 milyon kişi işsiz kaldı. İşini henüz kaybetmeyen kesimler ise kötü çalışma koşullarına mahkum edildiler. Grev ve eylemlere neden olan unsur hükümetin yaptığı iş yaratma yasasıydı. Endonezya cumhurbaşkanı Joko Widodo tarafından sunulan parlementodan geçen yasa, hali hazırda var olan 70 yasanın yeniden düzenlenmesini öngörmektedir. Bu yasa hem işçi sınıfının haklarına hemde kadınların haklarına hemde çevreye ve doğaya saldırılar içermektedir. Hükümet her ne kadar yasanın kayıtlı istihdamın artırılması amacıyla hazırlandığını ileri sürsede, pratikte yaşanan tam aksi yöndedir. Söz konusu yasa, toplu sözleşmelerin 3 yıllık azami süresinin kaldırılmasını ve kıdem tazminatının düşürülmesini öngörüyor. Yasa izin günlerini sınırlayarak iş haftasını uzatıyor, taşeron işçi istihdamını genel kural hâline getiriyor. İş gücüne yeni girmekte olan genç kuşak işçilerin bütünüyle “esnek” yani güvencesiz koşullarda çalışmasını öngörüyor. Küresel düzeyde işçi sınıfının kıdem tazminatı, emeklilik hakkı, ücretli izin hakkı, güvenceli çalışma saldırı altındadır. Esnek, güvencesiz, geleceksiz çalışma biçmi küresel istihdam biçmine evrilmiştir. Yasada kadın işçilere de yoğun bir saldırı söz konusudur. Yasa doğum iznini sınırlıyor, Endonezya’da özel bir kazanım olan regl iznini kaldırıyor. Neo-liberal saldırılar arttıkça, muhafazakarlaşmada beraberinde gelmektedir. Tarikatların Endonezya’da önemli bir etki gücü vardır. Endonezya devlet başkanı Joko Widodo muhafazakarlığa ve tarikatlara gittikçe prim veren politikalar üretmektedir. Neo-liberal politikaları rahat bir şekilde uygulamak için, işçi sınıfının direnişiyle karşılaşmaması gerekmektedir. Bunun içinde muhafazakarlaşmanın emekçi kitleleri etkisi altına almasına ihtiyaç vardır. Endonezya’da geçen yılda evlilik dışı cinsel ilişkiyi cezalandıran bir yasa girişimi sunuldu, büyük eylemler sonucunda yasa geri çekildi. Bu yasada çevre koruma konusundaki mevzuatın gevşetilmesi, doğanın katledilmesinin önünü açmaktadır. Bir çok yatırım projesi ÇED( Çevre Etki Değerlendirmesi) uygulanmasından muaf tutulacak. Buda büyük şirketlere doğayı özgürce katletme hakkı tanıyacak. Kendi ülkelerinde karbondioksit salımını kısıtlamalarından rahatsız olan, uluslarası tekelker için Endonezya yalnızca işçi sömürüsü için değil, doğanın katledilmesi içinde bir cennet hâline getirilmektedir. Küresel düzeyde, ekonomik, sağlık ve ekolojik kriz içinde olan kapitalizm, bu krizi aşmak için daha fazla emeğe saldırı, muhafazakarlaşma, tüm doğal alanların kâr alanına çevirerek, emperyalist paylaşım savaşları çıkararak aşmaya çalışmaktadır. Kapitalizm savaş, sömürü, işsizlik, yoksulluk, yıkım, ataerkillik, homofobi, ırkçılık dışında insanlığa bir gelecek sunmamaktadır. Endonezya burjuva devletinin bu saldırısının karşısına 2 milyona yakın işçinin kitlesel bir seferberlikle genel grevle cevap vermesi, küresel işçi sınıfına olan inancımızı bir kez daha tazelemiştir. Endonezya işçi sınıfının nihai bir zafere ulaşabilmesi için mücadeleyi daha ileri boyutlara taşıması zorunluluktur. Bu hedef iktidarın fethi, burjuva devletin tüm aygıtlarının imhası, yerine doğrudan demokrasinin aygıtları olan işçi şuralarına dayanan işçi emekçi hükümetini kurmaktan geçmektedir. Bu hedefe ulaşmak için
Süresiz Genel Grev
Fabrikalarda, okullarda, mahallelerde, şuralar örğütleyip tüm ülke geneline yaymak!
Burjuva devletin ve sivil faşist çetelerin saldırılarına karşı öz müdafa komitelerini oluşturmak!
Silahlı İşçi milisleri oluşturmak!
Tüm bunlar için gerekli olan birincil aygıt enternasyonal devrimci partinin inşası !
Asya İşçi Sovyetleri İçin İleri!