Tüm dünyayı etkisi altına alan, üzerinde bir hayalet gibi dolaşan coronavirüsü kimileri için daha fazla açlık, daha fazla yokluk ve işsizlik, kimileri içinse allahın bir lütfu oldu. Sınıf çelişkilerinin kavranması bakımından muazzam bir turnusol görevi gördü görüyor.
İktidar toplumsal baskılara dayanamayarak canından bir parça koparcasına acıyla kısım kısım bazı tasarruflara gitmek durumunda kaldı. İçkili mekanların, lokantaların, cafelerin kapatılmasıyla başlayan süreç hafta sonları sokağa çıkma yasaklarıyla devam ediyor.
Çeşitli ekonomik tedbirlerle patronların sırtları sıvazlanıp arkanızda biz varız mesajı verilirken işçi sınıfına ölüm dayatılmaya devam ediliyor.
Okulların tatil edilmesi ile birlikte milyonlarca genç evine döndü, sokağa çıkma yasağına yaş itibariyle takılanlar yaklaşık iki aydır dışarı çıkamıyor. 65 yaş üstüne de getirilen bu yasak ile birlikte iktidarın birinci hedefi üretime katkısı olmayan büyük bir topluluğu eve kapatmak oldu. Çarkın ne olursa olsun döneceği ve bu salgından ekonomik olarak güçlenerek çıkacağını belirten iktidar bize süreci nasıl yöneteceklerine dair mesajı da vermiş oluyordu: Ölen ölecek ama çark dönmeye devam edecek!
Evden çalışma, esnek çalışma gibi şartları uygun olan beyaz yakalılar bu süreci kısmen daha güvende geçirirken halihazırda evinde duran milyonlarca işsize yeni milyonlar eklendi kapatılan işletmeler ile birlikte. Hiçbir geliri ve güvencesi olmayan bu insanlar kendi kaderlerine terkedilmiş durumdalar.
Geçim ve gelecek kaygısı olmayan tüketim budalası orta sınıflar zevklerinden mahrum kalmamak için internet üzerinden ilgili ilgisiz acil olsun olmasın türlü alışverişler yapıyorlar. Bu sorumsuzluk kargo çalışanlarının hayatını daha fazla riske atmaya devam ediyor. Konforlu koltuklarında nasıl olsa kendileri için çalışan köleler var! Bu ayrıcalıklı sınıflar yağ bağlamaya devam ededursunlar, işçiler de gün be gün eriyorlar.
Evde durumlar böyleyken dışarda daha vahim bir tablo ile karşılaşıyoruz.
Sınıfsal eşitsizlik her zamankinden daha görünür, daha çıplak bir hal aldı. 20 yaş altına sokağa çıkma yasağı getirilirken unutulan işçi çocuklar için birkaç gün sonra ek genelge yayınlandı; çalışanlar hariç. Çünkü çalışanların onların bildiği ama bizim bilmediğimiz doğa üstü güçleri var pandemiye karşı!
Hizmet ve parekende sektöründe işçiler her an virüs ile burun buruna, ölümü göze alarak çalışmaya doğrusu çalıştırılmaya devam ediyorlar. Pandeminin en büyük yükü onların omuzlarında şu sıralar.
Sokağa çıkma yasağına rağmen çalıştırılan yüzbinlerce insan var. Bir aciliyeti varmış gibi cam, kum, plastik, kağıt fabrikaları, inşaat sektörleri özel izinlerle çalışıyorlar. Virüsün önünü alamazsak stokta yeteri kadar cam bulunması hayati önem arz ediyor olsa gerek!
Mevsimlik işçiler, tarla işçileri en sağlıksız koşullarda evlerinde duran milyonların konforu için hayatlarını feda ediyorlar. Çalışan sınıflar evde açlık, dışarıda corona seçenekleri arasına sıkıştırılmış durumdalar.
Sağlık çalışanları maske, eldiven noksanlığından başından beri şikayetçiler. Yedi cihana tıbbi malzeme yardımı gönderen iktidar burnunun dibindeki insanlara iki tane maske ulaştıramıyor. Sahi bir de kolonya meselesi vardı.
Kapitalist sistem içinde bulunduğu krizin bütün yükünü emekçilere sırtlatırken emekçiler için de derinleşen bu eşitsizliğin farkına varıp bilinçlenmek ve örgütlenmek dışında çözümü yoktur.