11 aralık çarşamba gününün akşamı, Saint-Denis’de, Macon’un emeklilik projesine karşı: başka bir reform mümkündür sloganıyla bir miting düzenlenmiştir.
PCF’in (Fransız Komünist Partisi) inisiyatifiyle Saint-Denis Emek Borsa’sında tüm sol ve ekolojik grupların katılımıyla bir miting düzenlenecektir. Bu miting, yeni eylem ve grev gününden sonraki gün sendikal teşkilatların temsilcilerinin konuşmalarıyla başlayacaktır. Böylece herkes sosyal ve siyasi durum hakkındaki analizini ortaya koyabilecek ve başka bir emeklilik reformu için tekliflerini öne sürebilecektir. (PCF, 11 aralık)

Başbakan öğle vakti 1974 senesinden sonra doğan nesillere puanlı emeklilik ile 64 yaşının dayatılacağını ve özel rejimlerin derece derece tasfiye edileceğini açıklarken, sendikal bürokrasilere dahil olan işçi hareketinin siyasi partileri (PCF, PS, LFI, NPA, LO…), “sol” burjuva partiler ile (Yeşiller, Radikal sol parti, Place Publique…) güncel hükümetin “iyi” bir emeklilik reformu tavizi verebileceği yalanına inandırmak için birleşmişlerdi.

Gerçekten de işçi hareketinden gelen teşkilatlar ile burjuva partilerin herhangi bir bloku sadece kapitalizm ile burjuva devlete saygı çerçevesinde yer alabilir, ki bunu 1914 senesindeki “kutsal birlik”; 1935 senesindeki “halk cephesi”; 1944 senesindeki general De Gaulle’ün millî birlik hükumeti; 1972 senesindeki “solun birliği”; 1997 senesindeki “çoğulcu sol” ispat etmiştir.

“Sol ve sendikal güçler” mitinginin, maksadı şuydu:
sendikal yönetimlerin ortaya koydukları çizgiyi teyit etmek ve güçlendirmek: “etkinlik günleri” ve karşı reformu Macron-Philippe hükümetiyle müzakere etmeye devam etmek;
işçi sınıfının sınırları aşması durumuna karşı Fransız emperyalizmini ve burjuva devletini muhafaza etmek için siyasi bir çözüm hazırlamak.
Zaten ilk konuşmacılar sendika bürokratlarıydı. CGT sendikasının yöneticisi Catherine Perret genel çizgiyi ortaya koymuştu: “Bizim için bu, bu projeye karşı başka bir proje meselesidir”. Sanki işçi sınıfına karşı burjuva devletin bir saldırısı değil de ortaklar arası en iyi reformu bulabilme tartışmasıymış gibi. Solidaires sendikasından Eric Beynel ile FSU sendikasından Benoît Teste aynı çizgide devam etmişlerdir.
Sosyal-emperyalist partiler için (LFI, PCF, PS…) amaç LREM partisinin çoğunlukta olduğu Millî Meclis’e ve LR partisinin çoğunlukta olduğu Senato’ya öneri götürmekti, tıpkı sendika yöneticilerinin kendi önerilerini Macron-Philippe hükumetine bir seneden uzun bir süreden beri götürdükleri gibi.
Bu reformun yeni ilerlemelere vesile olmasını sağlamaya hazırız. (Olivier Faure, PS)
Ocak ayında parlamentoya teklifler götürebilmek için 18 aralık tarihinden itibaren bir irtibat komitesine iştirak etmeli ve parlamentoda çalışma grupları kurmalıyız. (Fabien Roussel, PCF)
Söz konusu “teklifler”, bu partilerin gelecek bir hükümeti için tabii ki bağlayıcı olmayacaktır. Şimdiden PS ile PCF’in reform teklifi dışında kendi “reformunu” öneren Jospin’in eski bakanı, maaşlarda son derece varsayımsal bir artış vaat ederek faturayı emekçilere ödetmek istemektedir.
Katkı paylarını arttıracağız ve maaşlara katkı payına olandan daha yüksek zam yapacağız, farkı hissetmeyeceksiniz bile. (Jean-Luc Mélenchon, LFI mitingi, 18 aralık)
LO ile NPA parlamentoda değillerdir, fakat LFI ve PCF ile esas noktalarda hemfikirlerdir: “etkinlik günleri” arasında devam eden “sosyal diyaloğa” arka çıkmak ve 12 aralık tarihli “etkinlik gününe” destek olmak.
Tüm ülke bir gün boyunca ve gerekirse daha uzun bir süre bloke olmalıdır. (Olivier Besancenot, NPA)
Hiç kimse kürsüde hükümetin dayanak olarak kullandığı istişareleri kınamamıştır. Hiç kimse hükumeti geriletmek, onu yenmek ve böylece emekçilerin hükümetiyle Sosyalist Avrupa Birleşik Devletlerine yolu açmak için genel grevin lüzumunun altını çizmemiştir.
Hiçbir anlamı olmayan bu reformlardan bıktık… Hakiki siyasi çıkış noktası, emekçilerin mücadele etmeleri ve mücadeleleri vasıtasıyla kendilerinin her şeyi değiştirebilme kabiliyetlerini keşfetmeleridir. (Nathalie Artaud, LO)
LO yönetimi, gençleri saflarına katmak ve bu safları sıklaştırmak için “Leninizm” ve “Troçkizmden” dem vurmaktadır. Ancak pratikte LO, Martinez ile CGT’nin poststalinci bürokrasisinin muavini gibi davranmaktadır. Ve emperyalist burjuvazileri tarafından yozlaştırılmış olan sendikal aygıtlar ihanette bulunmaktadırlar, dolayısıyla “her şeyi değiştirmeye” mani olmaktadırlar.
Kapitalist sistemle mücadele etmek her şeyden evvel hedefi kitlelerin ihtilalci ivmelerini bastırmak, mücadelelerin hazırlanmasını frenlemek ve mücadeleleri saptırmak olan sendikal bürokrasiyle mücadeleyi gerektirir. (4. Enternasyonal, Sendikalar Hakkında Karar, temmuz 1936)
Kaldı ki bu, LO’nun burjuva siyasî partiler ile ilk ittifakı değildir: 2005 senesinde banliyölerde sükunetin geri gelmesi için “solun” beyanatı; 2005 senesinde sendikal şefler ile “solun” EDF kamu elektrik şirketinin özelleştirilmesine karşı yaptıkları miting; 2008 senesinde belediye seçimlerinin iki turunda “solun” birliğine iştirak… Ancak, isimleri ne olursa olsun, halk cephelerinin işlevi kapitalizmi kurtarmak, ihtilale mani olmaktır.
Komünist Enternasyonal’in burjuva düzenin saflarına geri dönülmez geçişi, tüm dünyada ve bilhassa İspanya’da, Fransa’da, Amerika Birleşik Devletleri ile diğer “demokratik” ülkelerde karşı devrimci işlevi küresel proletaryaya ilave fevkalade zorluklar doğurmuştur. “Halk cephelerinin” uzlaşmacı politikası işçi sınıfını güçsüzlüğe mahkum etmekte ve faşizme yolu açmaktadır. (4. Enternasyonal, Geçiş Programı, eylül 1938)
Sınıf bağımsızlığı olmadan, işçi sınıfının hain yönetimlerine karşı dişe diş bir mücadele olmadan sosyal ihtilal olmayacağını bilen militanları, fraksiyonları ve grupları tek bir devrimci komünist teşkilatta en kısa zamanda toplamak gerekmektedir.


Başbakan öğle vakti 1974 senesinden sonra doğan nesillere puanlı emeklilik ile 64 yaşının dayatılacağını ve özel rejimlerin derece derece tasfiye edileceğini açıklarken, sendikal bürokrasilere dahil olan işçi hareketinin siyasi partileri (PCF, PS, LFI, NPA, LO…), “sol” burjuva partiler ile (Yeşiller, Radikal sol parti, Place Publique…) güncel hükümetin “iyi” bir emeklilik reformu tavizi verebileceği yalanına inandırmak için birleşmişlerdi.
Gerçekten de işçi hareketinden gelen teşkilatlar ile burjuva partilerin herhangi bir bloku sadece kapitalizm ile burjuva devlete saygı çerçevesinde yer alabilir, ki bunu 1914 senesindeki “kutsal birlik”; 1935 senesindeki “halk cephesi”; 1944 senesindeki general De Gaulle’ün millî birlik hükumeti; 1972 senesindeki “solun birliği”; 1997 senesindeki “çoğulcu sol” ispat etmiştir.
“Sol ve sendikal güçler” mitinginin, maksadı şuydu:
sendikal yönetimlerin ortaya koydukları çizgiyi teyit etmek ve güçlendirmek: “etkinlik günleri” ve karşı reformu Macron-Philippe hükümetiyle müzakere etmeye devam etmek;
işçi sınıfının sınırları aşması durumuna karşı Fransız emperyalizmini ve burjuva devletini muhafaza etmek için siyasi bir çözüm hazırlamak.
Zaten ilk konuşmacılar sendika bürokratlarıydı. CGT sendikasının yöneticisi Catherine Perret genel çizgiyi ortaya koymuştu: “Bizim için bu, bu projeye karşı başka bir proje meselesidir”. Sanki işçi sınıfına karşı burjuva devletin bir saldırısı değil de ortaklar arası en iyi reformu bulabilme tartışmasıymış gibi. Solidaires sendikasından Eric Beynel ile FSU sendikasından Benoît Teste aynı çizgide devam etmişlerdir.
Sosyal-emperyalist partiler için (LFI, PCF, PS…) amaç LREM partisinin çoğunlukta olduğu Millî Meclis’e ve LR partisinin çoğunlukta olduğu Senato’ya öneri götürmekti, tıpkı sendika yöneticilerinin kendi önerilerini Macron-Philippe hükumetine bir seneden uzun bir süreden beri götürdükleri gibi.
Bu reformun yeni ilerlemelere vesile olmasını sağlamaya hazırız. (Olivier Faure, PS)
Ocak ayında parlamentoya teklifler götürebilmek için 18 aralık tarihinden itibaren bir irtibat komitesine iştirak etmeli ve parlamentoda çalışma grupları kurmalıyız. (Fabien Roussel, PCF)
Söz konusu “teklifler”, bu partilerin gelecek bir hükümeti için tabii ki bağlayıcı olmayacaktır. Şimdiden PS ile PCF’in reform teklifi dışında kendi “reformunu” öneren Jospin’in eski bakanı, maaşlarda son derece varsayımsal bir artış vaat ederek faturayı emekçilere ödetmek istemektedir.
Katkı paylarını arttıracağız ve maaşlara katkı payına olandan daha yüksek zam yapacağız, farkı hissetmeyeceksiniz bile. (Jean-Luc Mélenchon, LFI mitingi, 18 aralık)
LO ile NPA parlamentoda değillerdir, fakat LFI ve PCF ile esas noktalarda hemfikirlerdir: “etkinlik günleri” arasında devam eden “sosyal diyaloğa” arka çıkmak ve 12 aralık tarihli “etkinlik gününe” destek olmak.
Tüm ülke bir gün boyunca ve gerekirse daha uzun bir süre bloke olmalıdır. (Olivier Besancenot, NPA)
Hiç kimse kürsüde hükümetin dayanak olarak kullandığı istişareleri kınamamıştır. Hiç kimse hükumeti geriletmek, onu yenmek ve böylece emekçilerin hükümetiyle Sosyalist Avrupa Birleşik Devletlerine yolu açmak için genel grevin lüzumunun altını çizmemiştir.
Hiçbir anlamı olmayan bu reformlardan bıktık… Hakiki siyasi çıkış noktası, emekçilerin mücadele etmeleri ve mücadeleleri vasıtasıyla kendilerinin her şeyi değiştirebilme kabiliyetlerini keşfetmeleridir. (Nathalie Artaud, LO)
LO yönetimi, gençleri saflarına katmak ve bu safları sıklaştırmak için “Leninizm” ve “Troçkizmden” dem vurmaktadır. Ancak pratikte LO, Martinez ile CGT’nin poststalinci bürokrasisinin muavini gibi davranmaktadır. Ve emperyalist burjuvazileri tarafından yozlaştırılmış olan sendikal aygıtlar ihanette bulunmaktadırlar, dolayısıyla “her şeyi değiştirmeye” mani olmaktadırlar.
Kapitalist sistemle mücadele etmek her şeyden evvel hedefi kitlelerin ihtilalci ivmelerini bastırmak, mücadelelerin hazırlanmasını frenlemek ve mücadeleleri saptırmak olan sendikal bürokrasiyle mücadeleyi gerektirir. (4. Enternasyonal, Sendikalar Hakkında Karar, temmuz 1936)
Kaldı ki bu, LO’nun burjuva siyasî partiler ile ilk ittifakı değildir: 2005 senesinde banliyölerde sükunetin geri gelmesi için “solun” beyanatı; 2005 senesinde sendikal şefler ile “solun” EDF kamu elektrik şirketinin özelleştirilmesine karşı yaptıkları miting; 2008 senesinde belediye seçimlerinin iki turunda “solun” birliğine iştirak… Ancak, isimleri ne olursa olsun, halk cephelerinin işlevi kapitalizmi kurtarmak, ihtilale mani olmaktır.
Komünist Enternasyonal’in burjuva düzenin saflarına geri dönülmez geçişi, tüm dünyada ve bilhassa İspanya’da, Fransa’da, Amerika Birleşik Devletleri ile diğer “demokratik” ülkelerde karşı devrimci işlevi küresel proletaryaya ilave fevkalade zorluklar doğurmuştur. “Halk cephelerinin” uzlaşmacı politikası işçi sınıfını güçsüzlüğe mahkum etmekte ve faşizme yolu açmaktadır. (4. Enternasyonal, Geçiş Programı, eylül 1938)
Sınıf bağımsızlığı olmadan, işçi sınıfının hain yönetimlerine karşı dişe diş bir mücadele olmadan sosyal ihtilal olmayacağını bilen militanları, fraksiyonları ve grupları tek bir devrimci komünist teşkilatta en kısa zamanda toplamak gerekmektedir.