Toplumların tarih boyunca yaşadığı şeyler, nesillerce yazısız ve yazılı olarak günümüze kadar taşınması nedeniyle tarihteki devletlerin bol kanlı ve önemli savaşları günümüz insanlarında etkisini korumayı başarmıştır. Bu öyle bir durumdur ki insanda, insana düşmanlık yaratır, bir millete aidiyet duygusu yaratır ve kayıtsız şartsız aidiyet duygusunun getirdiği duygularla “kendinden olanları” destekler. Tıpkı Viyana kuşatması nedeniyle bazı Viyanalıların hala nesilden gelen hikâyeler ile Türklerden nefret etmesi gibi.

Tarihteki bu tür olayların ana kaynağında devletler yatmaktadır. Devletler, birbirleri arasında savaşa girerek bu tür kıyımları, fetihleri meydana getirir. Ancak bu katliamların gerçek sebeplerine bakarsak hiçbirinde bir milletin, durup dururken diğerine çatışma isteği beslediğini göremeyiz ve aksine, savaşların 2 millete de çok zarar verdiği gerekçesiyle insanların ekonomik açıdan iyileşme arzusuyla savaşları her zaman desteklemediğini görebiliriz. Savaşları destekleyen kitleler ise, ortada bir sebep yokken karşı millet ve devlete ırkçılık beslemez. Sadece devletini sorgusuz sualsiz sevdiği ve desteklediği için savaşa razı olur. Bu nedenlerle bizler, tarihte milletlerin savaşını değil devletlerin ve devleti desteklemeye mecbur kalmış, devlet tarafından beyni yıkanmış kişilerin savaşlarının olduğunu görürüz.

Toplumlarda tarih boyunca kazandığı bir görüş daha ise istisnaların kaideyi bozmadığı görüşüdür. “İstisnalar kaideyi bozmaz” sözü, ırkçı düşüncelerin temennilerinden biridir. Bu söz yanlış olduğu kadar tehlikelidir sebebi ise insanların bireysel kararlarını toplumsal kararlar olarak görerek kişinin kendisinden toplumu sorumlu tutmasına yol açabilecek olmasıdır. Sırf bu düşünce ile cani bir diktatör bir karar alıp çocuk, yaşlı, genç, hasta ayırt etmeden kitlesel kıyımlar yapabilir, gözlemleri yüzünden kötü gördüğü birkaç insan yüzünden insanlığa faydası olabilecek olan insanları da masum insanları da ölüme sürükler. İşte bu yüzden sosyolojide “istisnalar kaideyi bozmaz” lafı söylenemez.

İstisnaların kaideyi bozmayacağı lafı aynı zamanda bilim için tutucu bir laftır. Kimyada istisnası olan birçok kural vardır ve kimya bilimi bu duruma alışıktır. Kimya biliminin bu duruma alışık olması, yeni çıkan istisnalar için yeni kuralların oluşması yerine kuralın yanlış olmasına rağmen durmasına neden olur. Bilimsel olarak, “istisnalar kaideyi bozar” demek daha ilerici olacaktır.

İstisnaların kuralı bozmasındaki en büyük avantajlardan biri ise eğer kurallama doğru yapılırsa o bilim dalının çok daha kolay öğrenime açık olması. Kimyadan örnek verecek olursak, eğer doğru kurallama yapılırsa öğrenciler ve kimya meraklısı olanlar onlarca istisnayı akıllarında tutmak yerine kurala göre düzgünce hareket edebilir, kimyayı daha kolay öğrenebilirler.

Milletleri de bu şekilde istisna olmasına karşın kurallama yaparak yargılayamaz, küçük göremezsiniz.