GİRİŞ
2020’nin sonbaharında; iki büyük kriz aynı anda dünyayı etkisi altına aldı.
1) Kapitalist sistemin küresel ekonomik buhranı…
2-) Genel ekilojik krizin bir parçası olan Covid-19 salgınının neden olduğu sağlık krizi..
İkili, gelişimini tamamlanamamalarına ve dönüm noktasının nerede bulunacağından şüphelenmeden birbirlerini beslemeye devam etmelerine rağmen zaten tarihsel bir büyüklüğe ulaştı. Bu bağlamda, bir asırdır hegomonyası olan ABD emperyalizminin gerileyişi, genç emperyalist güç Çin’in ilerleyişi söz konusudur. Bu nedenle, ABD son teknoloji ürünü telekomünikasyon teknoloji savaşını açıkça kaybetti. Yedi ay boyunca dünya çapında enfeksiyon ve ölümlerin artışına yol açtı ve GSYİH’da %4.3’lük bir düşüş yaşadı. Buna karşılık Çin, Mart ayından bu yana hastalığı kontrol altına almış gibi görünüyor ve muhtemelen GSYİH büyümesiyle (İMF %1,9) yılı sonlandıracak tek ülke Çin’dir. Hammaddelerin ve pazarların kontrolü için rekabet eden bu iki ekonomik dev arasında gerilim büyüyor. Ekonomik kriz karları daha da düşürdükçe ve piyasalar çoğu ekonomik sektörün aşırı üretim kapasitesini ememedikçe, rekabet daha da büyüyecek. İki emperyalist gücün ortasında, Avrupalılar ve Japonya gibi ikincil emperyalist güçler veya İsrail, Arabistan ve Türkiye gibi bölgesel güçler, Kuzey Amerika etkisinin geri çekilmesinin bıraktığı boşlukları doldurmaya çalışıyor. Doğu Akdeniz, Kafkaslar ve Afrika’daki yeni askeri çatışmalar, yeni durumun bir işaretidir. Dünyanın her yerinde, bu üç faktör – sağlık ve ekonomik kriz ve ABD’nin gerilemesi – yerel olarak genel sınıf mücadelesi bağlamına dahil edilir ve proletarya ile burjuvazi arasındaki çelişkileri güçlendirir, aynı zamanda ABD, birçok Latin Amerika ülkesi, Beyaz Rusya, İspanyol Devleti veya İsrail’de yaşananlar gibi ciddi siyasi krizleri körükleyen ve genişleten bir sonucu olarak burjuvazinin kendi içinde fraksiyon çatışmalarınıda körükletmektedir.
İspanya Devleti Ve Dünyanın Geri Kalanında Ekonomik Durum
Bugüne kadar AB ülkeleri salgın ve krizden en çok etkilenenler arasında yer almaktadır. IMF, 30 Eylül Raporunda, 2020’de dünya GSYİH’sinin ortalama olarak% 4,4 düşmesine rağmen, AB’de ekonomik daralmanın iki katına (% 8,3) ve İspanya Devletinin üç katı (% 12.1). Ancak bu hesaplamalar, sonbaharda COVID-19’daki üstel ralliden ve Avrupa kıtasında giderek yaygınlaşan kilitlenmelerden önce geliyor.
ILO, 2020’nin ikinci çeyreğinde küresel olarak 400 milyon tam zamanlı işin eşdeğerinin kaybedildiğini tahmin ediyor. Tüm İspanya için, INE 2019’un ikinci çeyreği ile 2020’nin arasında net 1.019.000 iş kaybı hesaplanıyor. Eylül ayında, resmi işsiz sayısı 3.368.000’e ulaştı. 2020’nin ikinci çeyreğinde istihdam edilen 2.832.800 kişinin eklenmesini (her zaman INE’ye göre) Bilinen rakamlar dehşet vericidir. İstisnasız tüm devletler, kendi ülkelerindeki pandeminin gelişmesini engellemek için kamu harcamalarını artırmaya, çalışan nüfusun ve küçük burjuvazinin gelirindeki acımasız azalmayı biraz olsun telafi etmeyi düşünmüyorlar dahi. Ancak herşeyden önce büyük ulusal şirketleri desteklemek için kapitalist hükümetler seferber olmaktadır. Dünya Bankası, İMF, tüm burjuva iktisatçılar, tüm kamusal haklara saldırı içindedir. Tüm dünyada işçi sınıfının haklarına neo-liberal saldırılar gerçekleşmektedir. Harekete geçirilen istisnai kamu parası hacmini ölçmenin bir yolu, 2020 boyunca kamu açıklarındaki ve borçlardaki artıştır. AB’de, ortalama kamu açığı son yıllarda GSYİH’nın% 1’inin altından% 11,6’ya çıktı. 2020 yılının ilk üç çeyreğinde GSYİH’nın% 25,9’una, İspanya Devletinde% 24,6’ya yükseldiği unutulmamalıdır. IMF’nin bir bütün olarak dünya için yaptığı hesaplamalar şu şekildedir: COVID-19 salgını ve buna bağlı kilitlenmeler, 11 Eylül 2020 itibarıyla 11,7 trilyon ABD doları veya küresel GSYİH’nın% 12’sine yakın bir değerde benzeri görülmemiş mali önlemler üretti. Mali önlemlerin yarısı harcamalardan oluşuyordu. geçici vergi kesintileri dahil olmak üzere ek veya beklenen gelir; diğer yarısı, kamu sektöründen krediler, garantiler ve sermaye enjeksiyonları dahil olmak üzere likidite yardımına karşılık geldi. Hükümetlerin bu güçlü tepkisi hayatları kurtardı, savunmasız bireyleri ve işletmeleri destekledi ve ekonomik faaliyet üzerindeki etkileri hafifletti. Ancak, üretimdeki daralmadan kaynaklanan gelir kaybına eklenen krizin kamu maliyesi üzerindeki sonuçları çok büyük olmuştur. 2020’de kamu açıklarının ortalama olarak GSYİH’nın% 9’u ve tahminlere göre kamu borcu GSYİH’nın% 100’üne yakın olacak ki bu eşi görülmemiş bir maksimum. (Mali İzleme. IMF. Ekim 2020)
Ancak 6.000 milyonu açıklanmakta olan bu para, kaybedilen bir fonla İspanya’ya ulaşacak, son 30 yılda zayıflamış halk sağlığı sistemlerini iyileştirmeye yönelik değil. Çalışan nüfusun tamamına iş veya işsizlik yardımlarını garanti etmek de değil. Ne de insana yakışır konutlara erişim zorluğunun dramını çözecek. Nede emekli maaşlarını iylestirmek için kullanılacak. Tam tersi daha yüksek kar oranlarının hesaplandığı sektörlerde ve en çok geleceğe sahip (“yeşil ekonomi”, “dijitalleşme”, sağlıkla ilgili işler) özel işletmeleri artırmayı hedefliyorlar. Ayrıca İspanya dahil tüm hükümetlerin mutabakatı AB ile bu yönde gerçekleşmektedir.
Pandemi Sırasında Sınıf Mücadelesi
İspanyol sosyal demokrat hükümeti PSOE-Podemos’un çifte sağlık-ekonomik kriz karşısındaki eylemi, her yerdeki tüm hükümetlerin genelinden hiç de farklı değildi:
Salgının evrimine her zaman geç cevap vermek, özel işletmeleri çok fazla rahatsız etmemek
Çokuluslu ilaç ve sağlık hizmetleri şirketlerinin dayattığı patentlere ve fiyatlara saygı. Özel sağlık hizmetlerine saygı, kamu sağlık sistemi çökmüş olsa ve alarm kararları müdahale etmesine izin veriyor.
Avrupa’daki en güvencesiz sağlık çalışanlarından biri olan sınırsız aşırı sömürü.
İşsizliği azaltmaya yönelik tedbirler, yoksulluk ve gıda güvensizliğinin katlanarak artması etkisizlikleriyle öne çıkıyor. ERTE’ler işverenleri ücret ödemekten kurtarıyor, ancak işçilerin aldığı ücret tamamen yetersiz ve aynı zamanda çok geç geliyor. Minimum Hayati Gelir olan Podemos’un “yıldız” ölçüsü, pek çok özerklikte zaten var olanlardan daha düşük olduğu ortaya çıktı, ayrıca onayladıktan altı ay sonra bir milyondan fazla insanın talep ettiği gerçeğine ek olarak, ancak yalnızca 138.000 kişi onu toplamayı başardı. Kamu refahı çöktü ve gıda garantileri özel ellere bırakıldı, açlık sınırı ise hastalıkla aynı oranda büyüyor.
Kira bedelini kontrol etme, ailelerin tahliyesini önleme ve işçilerin makul konutlara erişimini iyileştirme vaatleri her gün gerçekte reddedilmektedir.
Sonuç olarak, durum tüm işçi sınıfları için gittikçe daha feci hale geliyor. Pandemi onları skandal bir şekilde daha fazla etkiliyor. Hastalık ve ölüm oranı, işçi sınıfı mahallelerinde yoğunlaşıyor; barınma, toplu taşıma kalabalığı, güvencesiz işler ve karantinaya girmek için çalışmayı bırakırsanız gelirin olmaması neden oluyor. İşleriyle geçinen nüfusun günlük ekmeği hastalık, iş güvencesizliği – göçmen nüfus, ev işçileri ve genel olarak gençler arasında yaygın olan – işsizlik, makul konut eksikliği ve açlık. Genel bir sosyal patlama için tüm koşullar yerinde.
Burjuvazinin safları içinde her sektör, acil sağlık sonuçlarına aldırmadan kendi çıkarları için baskı yapıyor. Sánchez-Iglesias hükümeti, bu baskıların çoğuna boyun eğdi, ilk dalgada hızlı bir incelik kaybına izin verdi ve ikincinin yeniden dirilişine çok geç tepki verdi. Şimdi İspanya, milyon kişi başına en yüksek ölüm sayısına (767) sahip beşinci ülkedir ve yalnızca San Marino, Peru, Belçika ve Andorra’yı geçmiştir. Ve ikinci dalganın ilk kısmındayız …
PP-VOX (ve yakın zamana kadar Ciudadanos tarafından) tarafından yönetilen hükümete karşı muazzam siyasi gerilimler, egemen sınıfın kendisinin iç çelişkilerinin bir tezahürüdür ve bunun bir kısmı şimdi periferal burjuva partileri ve bir Ciudadanos tarafından temsil edilmektedir.
Geri dönüştürüldüğünde, pandemiye yanıt olarak militarize alarm durumunu desteklemek veya sosyal demokrat hükümetin herkesin ortak çıkarlarını yönetmesini kolaylaştırmak konusunda hiçbir endişesi yoktur. Katalanların itaatleri, liderlerinin hala hapiste ya da sürgünde olmasına ve Devletin bir başka Generalitat Başkanı diskalifiye etmesine rağmen dikkate değer. PSOE-Podemos hükümet politikası, Rajoy’un kara yıllarından miras kalan tüm baskıcı araçların muhafaza edilmesiyle tamamlandı: Gag yasasını veya her gün baskıcı organlar tarafından uygulanan Ceza Yasası reformunu yürürlükten kaldırmadı bile. Hükümet, gizli servisleri, Ulusal Polisi veya Sivil Muhafızları da tasfiye etmeye çalışmadı. Ve Komiser Villarejo’nun davası, bu örgütlerin Kraliyet, PP ve Ibex şirketlerinin liderlerinin yolsuzluklarını örtbas etmek için sürekli olarak manevralar için kullanıldığını kamuoyuna açıkladı. Dahası, Podemos’a veya bağımsızlık yanlısı partilere karşı sahte montajlar yapmak için kullanıldılar. Yakın zamanda onaylanan alarm durumu, pandemiyle savaşmak için basit bir araç değildir. Merkezi hükümete ve şimdi de özerk olanlara medeni hakların sınırlandırılması yetkisi veren bir biçim verildi. Ve daha da önemlisi: Orduyu önümüzdeki altı ay boyunca tüm bölgede hareket edecek bir konuma getiriyor! Nüfusun önemli bir kısmına ekmek, sağlık veya barınma garantisi vermeyen bir hükümet, sınıf mücadelesinin sertleşmesine hazırlanmak ve işçilerin ve işçi kitlelerinin olası seferberliklerini çok fazla düşünmeden bastırmak için hazırlık içinde olması normaldir. Aslında, salgının neden olduğu uyuşukluğun ilk aylarından sonra, tüm dünyada ve İspanya Devleti’ndeki sınıf mücadelesi gelişiyor. Küresel düzeyde sağlık sisteminin maaşlı çalışanları talep ve seferberliklerin ön saflarında yer almaktadır. Ayrıca büyük şirketlerin işçileri (Katalonya’da Nissan, Galiçya’da Alcoa) veya Felsefe başkanı tarafından organize edilen yıkılmış bir sağlık hizmeti ve sınıf hapsine eşzamanlı olarak maruz kalan Madrid gibi büyük şehirlerin işçi sınıfı mahallelerinde kapanma tehdidinde bulundular. Devrimci partinin yokluğunda ve işçi sınıfı kendini kendi sesiyle örgütleyemiyorsa, krizden ciddi şekilde etkilenen küçük burjuva sınıfları – ve işçi sınıfının bir parçası – yeni hareketlerin etkisi altına girme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Philo-faşistler. Avrupa’da bu türden grupların veya İspanya Devleti’ndeki Trump veya Bolsonaro’nun takipçilerinin imajına göre ve PP içindeki büyük bir akım (Díaz Ayuso-Aznar-FAES çetesi) yönetilen büyük bir faaliyet geliştiriyor. Bu sosyal sınıflar ağır bir yoksulluk içine sürüklenmektedir. Salgını, parlamentarizmi ve tabii ki sosyal-komünist dedikleri hükümete karşı önlemlere karşı toplumsal öfkeyi yönlendirmek istiyorlar. Her zaman olduğu gibi, pan-İspanyol milliyetçiliği, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, din adamlığı ve maçoluktan. Bu gruplar, son haftalarda, şu anda pek çok katılımcısı olmamasına rağmen, giderek daha agresif ve coğrafi olarak genişletilmiş eylemler düzenlemektedir. Ancak sosyal alan verimli ve sayıları ve şiddeti önemli ölçüde artabilir, kriz kötüleştikçe, PSOE-Podemos hükümeti kendisine yüklenen beklentileri daha da dolandırır ve hayal kırıklığına sebep olabilir. İşçi sınıfı kendi pankartları altında harekete geçmeli faşist çetelere karşı öz müdafa teşkilatlarını kurmalıdır. Bu nedenle sınıfın öncü güçlerinin sorumluğu yüksektir. Her şeyi net bir şekilde şöylemek ve enternasyonalist içerikli bir birlik ve sınıf bağımsızlığı programı altında örgütlenmek için mücadele vermelidir. Kitlelerin mevcut ihtiyaçlarından yola çıkan ve geleceği olmayan bu sistemi kurtarmak isteyen her türlü düzen cephesinin tüm maskesinin indirilmesine yardımcı olacak bir programa ihtitaç vardır.