Son 16 yıldır ülkeyi yöneten AKP iktidarının rant ve kâr için çevreye verdiği zararı Türkiye tarihinde hiçbir hükümet vermemiştir. Erdoğan’ın kendisi bile özeleştiri yaparak İstanbul’a ihanet ettiklerini itiraf etmiştir. AVM’ler, HES’ler, duble yollar, mega projeler ve yok edilen çevre.
AKP döneminde ekonominin lokomotif motoru inşaat sektörü olmuş ve her platformda yaptıkları projelerle övünmüşlerdir. Bütün projeleri sermaye sınıfı için bir rant ve kâr kapısı olmakla birlikte çevrenin talanı ile neticelenmiştir.
Çevre zarar gördükçe ekolojik denge de bozulmaktadır. Bu durum da küresel ısınma, asit yağmurları, sel ve heyelan olarak geri dönmektedir. Son 16 yılda betona çevrilen yeşil alan istatislikleri dudak uçuklatacak türdendir. 16 Yıllık AKP iktidarı döneminde toplam 2 milyar 350 bin metrekarelik alan betona dönüştürülmüştür. Kentler hapishane görünümünü almıştır. Kentsel dönüşüm projeleriyle, duble yollar ile, mega projeler ile, HES’ler ile, AVM’ler ile, sözün kısası beton ile ve rant için doğanın katledilmesiyle özdeşleşmiş bir iktidardır AKP rejimi.
Bu rant için yeşil alanların katli projelerine Üsküdar Belediyesi tarafından bir yenisi daha eklenmiştir. İstanbul Üsküdar Belediyesi mülkiyeti kendisine ait olan bir araziyi 49 yıllığına Bilal Erdoğan’ın başkanlığını yaptığı İlim Yayma Vakfına bedelsiz olarak vermiştir. Üsküdar’ın Bulgurlu mahallesindeki arazi, imar planında çocuk bahçesi olarak geçmektedir. Bir yeşil alan daha rant için Erdoğan ailesinin bir fertine bedelsiz olarak verilmiştir. Bir yeşil alan daha betonlaşmaya bırakılmıştır.
Teklif AKP oylarıyla kabul edilmiş ve mülkün devri için yasal düzenleme gerçekleşmiştir. Erdoğan diktatörlüğünün inşa ettiği “Beton Cumhuriyeti”, ne nefes alacak bir yeşil alan ne de insanların nefes almak için toplanabileceği bir park ne de çocuklar için bir oyun parkı bırakmaya yeminlidir.
Herşeyi kâr ve rant olarak gören, en vahşi neoliberal politikaların uygulayıcısı Erdoğan diktatörlüğünü ve onu yaratan sermaye düzeninin hegemonyasının devrimci yöntemlerle yıkılışı gerçekleşmeden ne insan ne de doğa özgürleşemez.