Sürekli olarak insanları fişleyen, kendisine muhalif olan tüm unsurları cezalandıran Erdoğan diktatörlüğü, fişleme çalışmalarına ara vermeden devam ediyor. 15 Temmuz darbe girişimini “Allahın bir lütfu” olarak tanımlayan Erdoğan çıkardığı KHK’larla kendisine muhalif olan kamu işçilerini hukuksuz bir şekilde ihraç ederek işsizliğe ve sefalete mahkum etti.
Sokakta, okulda, işte, internette insanları fişlemekte ve kendisine muhalif olan herkesi kayıt altına almaktadır. Bunun için muhtarlarla düzenli olarak toplanmakta vemuhbirlerini kalıcılaştırma çabası içindedir. 31 Mart seçim yenilgisinden sonra Başkanlık sistemi kendi parti tabanında dahi yüksek sesle tartışılmaya başlanmıştır. Kitlelerde rıza üreterek yönetebilme yetisini kaybeden Erdoğan diktatörlüğü baskı şiddet ile iktidarının devamını sağlamaya çalışmaktadır. Önlenemez ekonomik kriz koşullarında filizlenecek radikal sınıf hareketi en büyük kabusu olmuştur.
O yüzdendir ki fişleme operasyonuna hız kesmeden yeni yöntemler geliştirerek devam etmektedir. Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi tarafından 5.3 Milyon kamu çalışanının yanıtlaması için kamu çalışanları anketi gerçekleştirildi. Ankete e-devlet üzerinden TC kimlik numarası girilierek katılım yapılmaktadır. Anketin ilk sorularında çalıştıkları kuruluşların işleyişi ile ilgili sıralı sorular mevcut fakat daha sonraki sorular, tamamen iktidara muhalif eğilimde olunulup olunulmadığını tespit etmeye yönelik. Örn. soruların bir kısmı:
– Hükümet sistemini başarılı buluyor musunuz?
– Hükümet sistemindeki değişiklik kamu çalışanlarının hayatlarını nasıl etkiliyor?
– Çalıştığınız kuruma sadakat göstermenin göreviniz olduğunu düşünüyor musunuz?
Anket şıkları ise katılmıyorum, kesinlikle katılmıyorum, katılıyorum, kesinlikle katılıyorum ve fikrim yok seçeneklerinden oluşmaktadır.
Kamu işçileri kendi fikirlerini, taleplerini sendikaları ve meslek örgütleriyle dile getirdiklerinde hemen devlet baskısıyla karşılaşmaktadırlar. Burada kamu görüşlerini hükümet kendisine muhalif bireyleri fişlemek için kullanmaktadır. Bu durum da Erdoğan rejiminin ne kadar aciz ve çaresiz olduğunun en bariz göstergelerindendir. Erdoğan rejimi hiçbir toplumsal muhalefeti tolere edemeyecek düzeye gelmiştir ve kendi rejiminin devamını sağlayacak toplumsal rızayı üretme yetisini kaybetmiş, sürekli olarak siyasal meşruiyeti sorgulanır, tartışılır hâle gelmiştir. Erdoğan rejiminin savaş, ekonomik yıkım, işsizlik, yoksulluk, devlet terörü, baskı dışında sunabileceği hiçbir alternatifi yoktur. Çünkü Erdoğan rejiminin çürümüş bir cesetten hiçbir farkı yoktur.
Ya Birleşik İşçi Cephesi ve Devrimci Komünist Partiyi inşa edeceğiz…
Ya da bu çürümeye ortak olup kendi sonumuzu getireceğiz!
Ya sürekli yıkım ya Sürekli Devrim!