Türkiye, tarihinin en derin ekonomik kriziyle karşı karşıyadır. Her gün yeni rekorlara imza atan işsizlik oranları, hızla artan hayat pahalılığı, konut, enerji, gıda gibi temel yaşamsal ihtiyaçlara sürekli gelen zamlar, rekorlar üstüne rekorlar kıran enflasyon emekçi kitlelerde ölümcül yıkımlara neden olmaktadır.

Buna paralel olarak Erdoğan rejimi hergeçen gün otoriterleşmekte, emekçilere ve ezilenlere yönelik baskıda vites yükseltmekte, tüm demokratik hak ve hürriyetleri rafa kaldırmaktadır.
Kürtlere yönelik gerçekleştirdiği sömürgeci imha savaşının bir ürünü olarak Rojava başta olmak üzere kendi sınırının ötesinde kalan Kürdistan’ın parçalarına işgali hedefleyen operasyonlar gerçekleştirmektedir. İçeride ise HDP’li belediyelere kayyumlar aramakta, Belediye başkanlarından, milletvekillerine, parti Eş Başkanlarından, tüm üyelere varıncaya kadar tutuklama furyası devam etmektedir. Seçim virajina girdiğimiz bu dönemde HDP kapatılma tehlikesi altındadır.
Grevler milli güvenliğe tehdit olarak görülüp yasaklanmakta, fiili olarak işçi sınıfının grev hakkı lağvedilmeye çalışılmaktadır. İşçi sınıfının girdiği tüm mücadeleler polis, jandarma şiddetiyle bastırılmaya, sindirilmeye çalışılmaktadır.
Kadınlara yönelik çifte sömürü, şiddet, taciz, tecavüz, ataerkil politikalar sarmalı bitmemekle birlikte, buna direnen, boyun eğmeyen tüm kadın teşkilatlarını Erdoğan rejimi kendisine hasım ilan etmektedir. LGBTİQ+ların varoluşunu suç unsuru hâline getiren anayasa yapmaya çalışmakta, sistematik olarak devlet eliyle nefret kusulmakta, LGBTİQ+ları hedef hâline getirmekten geri durmaktadır.

Kısacası Erdoğan rejimi işçilerin, Kürtlerin, Alevilerin, kadınların, LGBTİQ+ların hayatlarını zindana çevirmeye ant içmiş bir iktidardır. Erdoğan rejiminin sahip olduğu tüm bu özellikler Türk sermaye devletinin genetik kodlarında vardır. Türk sermaye devleti kuruluş sürecinden bugüne dek tarihinin her döneminde katı bir burjuva diktatörlüğü olarak var oldu. Her dönem emekçilerin azılı düşmanıydı. Türk sermaye devletinin varoluşsal temel ideolojik doktrininde ezen ulus şovenizmi vardır. Temelleri soykırımlar, kırımlar, pogromlar üzerine kurmuştur. Türk olmayan her unsurun yok edilmesi, asimile edilmesi gereken bir tehdit olarak görmüştür.
Türk sermaye devleti en fazla laiklikten bahsettiği dönem bile Sünni Müslümanlık dışında kalan hiçbir inancı tanımakla birlikte milli birlik ve bütünlüğüne tehdit unsuru olarak görmüş, ötekilileştirip, bertaraf etmeye çalışmıştır. Türk sermaye devleti her dönemde cinsiyetçi iş bölümü ve cinsiyetçi toplumsal düzenin örgütlenmesinin temel taşı olan aileyi kutsal kabul etmekle birlikte ailenin reisinin her zaman baba olduğunu öne sürdü. Tüm yasaları, tüm eğitim sistemi, tüm devlet mekanizması ataerkil bir yapıda örgütlenmiştir. Bunu sorgulayan buna cephe alan her özneyi düşman ilan etmiştir. Türk sermaye devleti her dönemde LGBTİQ+ların varoluşuna düşman olmuştur.
Bugün AKP-MHP kutbu karşısında muhalefet olan Millet İttifakinin, sermaye dostluğunda, piyasacılıkta, milliyetçilikte, şovenizmde, göçmen düşmanlığınında, kadın düşmanlığında her türlü gericilikte AKP-MHP ile yarışır pozisyonda olmasının nedenini tam da burada yatmaktadır. Millet İtifakı Erdoğan’ın hasmı değil rakibidir. O yüzden Türk sermaye devletinin sahip olduğu tüm genetik kodlara onlar da fazlasıyla sahiptir. Millet İttifakının emekçilere ve ezilenlere verebileceği hiçbir şey yoktur. Emekçilerin ve ezilenlerin talep ve özlemlerinin hayat bulma sorunu, Türk sermaye devletinin ve onun sahip olduğu tüm genetik kodların emekçilerin ve ezilenlerin devrimci seferberliğiyle lağvedilme sorunudur. Erdoğan’dan kurtulma sorunu bir devrim sorunudur. Erdoğan’dan kurtulmak adına burjuvazinin muhalefetteki kanadında içine alan geniş demokrasisi cepheleri kurmak, seçim itifakları içine girmek, ilk veya ikinci turda düzen muhalefetine oy çağrısında bulunmak, kendi seçim stratejisini düzen muhalefetine kazandırmak üzerinden kuranlar burjuva devletin genetik kodlarına teslim olurlar.
Enternasyonal Komünist devrimciler ne insanlık ve tüm canlı türlerini barbarlık içinde yok oluşa sürükleyen burjuva hükümetlere ne bu hükümetlere muhalif olan burjuva politikacılara, ne ufku burjuva parlamenterizmi, ulus devletli hudutlu kapitalist dünyayı aşamayan, burjuvazi içinden kendisine müttefik arayan reformistlere, ne de sermayenin işçi sınıfını kontrol altında tutma aygıtına dönüşmüş sendika bürokatlarından bir beklentileri yoktur. Onlara seslenmezler. Tam tersine onları işçi sınıfının önderliğinde tüm insanlığın ve canlı türlerinin kurtuluşunun önünde aşılması bertaraf edilmesi gereken engeller olarak görürler.
Enternasyonal Komünist devrimciler yalnızca kadın ve erkek işçilere, gelecek tasavvuru elinden alınmış gençlere, lubunyalara, göçmenlere, mültecilere, ulusal, etnik, dinsel, cinsel kimliğinden dolayı bastırılmış, ötekileştirilmiş, hor görülmüş tüm ezilenlere, yani yeryüzünün lanetlilerine seslenir. Destanlarında yalnızca onların hikâyeleri vardır. Çünkü Enternasyonal Komünist devrimciler yalnızca kendi siyasal programlarına, politik öğretilerinin ve eylemlerinin tarihsel haklılığına inanır, işçi sınıfının devrimci gücüne güvenir. Bu bilinç doğrultusunda Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ihtiyacımız olan şeyi şu şekilde somutlayabiliriz: Burjuvazinin tüm fraksiyonlarlarından bağımsız emekçilerin ve ezilenlerin devrimci cephesini oluşturmaktır. Emekçilerin ve ezilenlerin taleplerini, sözlerini haykırmak, somut bir eylem programı üzerinden emekçilerin ve ezilenlerin seferberliği için bir adım öne çıkmaktır. Enternasyonal Komünistler seçimleri hiçbir zaman Burjuva devletinin aygıtlarını ele geçirme yöntemi olarak görmezler. Enternasyonal Komünistler bunları yeryüzünün lanetlilerine seslenme yöntemi olarak görürler. Bu amaç doğrultusunda platformumuz Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Çetin Eren’in adaylığını desteklemektedir. Emekçilerin seferberliği için bağımsız aday kampanyasını desteklemekle birlikte bu kampanyanın bir parçası olduğumuzu, seçim boyunca bu kampanyayı bulunduğumuz her alanda büyütmeye çalışacağımızı deklere etmekteyiz.

Özgürlük Savaşan İşçilerle Gelecek!
Emekçilerin Seferberliği İçin Bir Adım Öne!