Yaşadığımız coğrafyaya dair bir hikaye anlatacaksak eğer 1915’ten başlarız. 24 Nisan 1915’te başlayan süreç 20. Yüzyılın ilk soykırımı olmakla birlikte, Türk sermaye devletinin temelleri de buraya dayanmaktadır. Takvimler 24 Nisan 1915’i gösterdiğinde, Anadolunun en kadim halklarından Ermenilerin kendi öz yurtlarından kazınma süreci başladı. Çıkartılan tehcir yasasıyla tutuklamalar, idamlar, katliamlar, ölüm yolculuğu anlamına gelen tehcir uygulamaları hayata geçiyor, bu coğrafyanın en eski halklarından olan Ermeniler için akıbetlerinden bir daha haber alınamayacak bir süreç başlamaktaydı. Peki ne olmuştu da böyle bir süreç yaşanmıştı?
Halklar hapishanesine dönüşmüş olan, çöküşe geçen Osmanlı despotizmi kurtuluşu ulus-devletler şeklinde örgütlenen kapitalist devleti oluşturmakta görmüştü. İttihatçı çeteler bu ulus-devleti yaratmak için Anadolu’nun Hristiyan halklarından kurtulması, nüfuslarını en aza indirmesi gerekmekteydi. Nufusun yaklaşık 4/1’ini oluşturan Anadolunun Hristiyan halkları ulus-devleti inşa etmenin önündeki en büyük engeli olusturmaktaydı. Ulus-devleti inşa etmek için de yerli ve milli bir burjuva sınıfının oluşmasına ihtiyaç vardı. O dönem sermaye sınıfının ezici çoğunluğunu Ermeniler ve Hristiyan halklar oluşturmaktaydı. Katledilen, ölüm yolculuğuna çıkartılan Ermenilerin tüm mal varlıkları İttihatçı çeteler tarafından yağmalandı. Bugünkü Türkiye burjuvazisinin sahip olduğu servetin önemli bir kısmını bu soykırıma borçludur. Aynı şekilde Anadolu işçi sınıfınında ezici çoğunluğu Ermeni ve Hristiyan halklardan oluşmaktaydı. İlk işçi teşkilatlarını, sosyalist teşkilatları, kadın teşkilatlarını, grevleri, devrimci mücadeleri, devrimci fikirleri mayalayanlar da yine onlardı.
Bu soykırım aynı zamanda Anadolu’nun tüm devrimci sosyalist birikimininde kazınma süreciydi.
15 Haziran 1915 sabahı Beyazıt meydanında bu coğrafyanın ilk devrimci önderleri olan Paramazlar 19 Hınçakyan partisi militanı idam edildi. Tüm Ermeni sosyalist devrimcileri, aydınları, işçi önderleri, kadın devrimciler Anadolu’dan kazındı.
Türk sermaye devleti şiddetle niye 1915’i inkar ediyor. Eğer Türk sermaye devleti soykırımı kabul ederse, Türk burjuvazisinin ortaya çıkışı gözler önüne serilir. Sabancıların, Koçların bakkal olarak zengin olduğu zırvaları ortadan kalkar. Türk sermaye devletinin temelleri bu soykırımla atılmıştır. Bu soykırım tanındığında milliyetçiliğe büyük darbeler vurulur, her kendisine karşı gelişen toplumsal muhalefeti ” bunlar terörist, bunlar vatan haini” hurafelerine sığınan devletin ezberi bozulur. Emekçi kitleleri kendi saflarına yedeklemek için kullandığı milliyetçilik zehrinin kaynağı deforme olur. TC bir burjuva devletidir, eğer bu soykırım tanınırsa egemen sınıfların çıkar ilişkisi zora girer. Soykırımın hesabı; soykırımlar, kırımlar, katliamlar, pogromlar üzerinden inşa edilmiş Türk sermaye devletinin emekçiler ve ezilenler tarafından devrimci yöntemlerle ilga edilmesinden geçer. 1915’te kaybettiğimiz, yerinden yurdundan kovulmuş tüm Anadolu Ermenilerini saygıyla anıyoruz.
Ermeni halkının acılarını paylaşıyoruz.
Bu coğrafyada Paramazlar, Manuşyanlar, Armenak Bakırcıyanlar, Hrantlar bitmez…