2019’un Mart ayında yapılması planlanan yerel seçimler yaklaşırken, ilk yerel seçim stratejisini açıklayan parti faşist MHP oldu. Bahçeli’nin açıkladığı açıkladığı seçim formülü dört esastan oluşmaktadır : ” – Cumhur Başkanlığı Hükümet Sistemi mutlaka devam etmeli. Bu konuda hiçbir fedakarlıktan çekinilmeye
cek.
– MHP’nin yerelde iktidar olduğu il ve ilçelerde AKP’den destek istenecek
– AKP ile güçlerin eşit olduğu bölgelerde fazla zorlayıcı olunmayacak
– Kazanma ihtimali olmayan yerlerde seçime girilmeyecek ”
Bahçeli yerel seçimleri yeni sistemin meşruiyet sınavı olarak okumaktadır. Özellikle büyük kentleri kaybetmenin sistemin meşruiyetine gölge düşüreceği fikrinde. Bu noktada İstanbul’da aday göstermeyeceğini açıkla maktadır. Bahçeli 7 Haziran seçimle -rinden sonra adeta AKP’nin kualisyon ortağı gibi davrandı. Erdoğan rejimi otoriter eştikçe; başkanlık hedefine doğru ilerledikçe Erdoğan’a hiç olmadığı kadar destek vererek, kurulan yeni sistemde kendine yer edinmeye çalıştı. 16 Nisan referandumu nu ilk dile getiren; bu referandumda Erdoğan ile birlikte çalıştı. Aynı şekilde 24 Haziran seçimlerine gelen süreçte de bu güç birliği hızla kurumsallaşan bir cepheye dönüştü. Son olarak Bahçeli’nin yeni sisteme bağlılık göstergesi olarak açıkladığı seçim politikasının arkasında devleti yönetmekte aktif özne rolü olma talebi var. Bahçeli’nin Erdoğan hükümetine destek için tek şart ileri sürüyor; iç ve dış politikada sürdürülen otoriter siyasetin devamı ve yeni sistemin sağlam temeller etrafında kurumsallaşması. MHP yeni sistemin inşa sürecinde hem ideolojik hem de kadro düzeyinde kendisini hissettirmek hedefi vardır. Klasik faşist bir parti olan MHP’nin geleneğinde her zaman burjuva devletin bekası vardı. Devletin otoriter yönünün ağır bastığı her dönemde aktif görev almış, kendi siyasal kodlarınıda bunun üzerinden kurmuştur. Cumhur ittifakı süreci 70’li yılların Milli Cephe tarzına benzer bir süreçtir. 24 Haziran sonrası yeni rejim, parlamentoyu işlevsiz hâle getiren, klasik Türk tipi tek partinin ve liderin hüküm sürdüğü Bonopartist rejimdir. MHP yeni rejimde oluşan parti devlet modelinde kurucu unsur olarak kendisini varetmek istemektedir. Cezaevlerinde ki af ısrarıda bu stratejinin parçasıdır. Sadece adli mahkumlar için af isteyen Bahçeli, özellikle çete suçlarından hükümlüler arasında ciddi tabanı vardır. Kendi tabanını yeni rejimin paramiliter oluşumlarında kullanmak istemektedir. 16 Nisan referandumu öncesinde oluşmaya başlayıp, partilileşen İYİ Parti hizibi 24 Haziran seçimlerine engellemelere rağmen girmeyi başarmıştır. Seçim sürecinde sahada canlı olane ve ilgi gören İYİ Parti, sandıktan hüsranla çıkmıştır. Bu hüsrandan sonra parti içinde yaprak dökümleri gerçekleşmiş ve kendinden söz edilmeyen etkisiz bir konuma sürüklenmiştir. Bunun nedeni yola çıkarken MHP dışında AKP’ye alternatif merkez sağ bir siyasi odak inşası hedefi vardı. 24 Haziran sonrası böyle bir duruma ihtiyaç kalmadı. Çünkü rejim otoriterleştikçe ancak ona karşı etkili bir alternatif oluşturacak siyasal özneler rejime karşı radikal karşı duruş sergilemeleri gerekmektedir. Aynı durum CHP içinde geçerli, radikal bir siyasi programı olmayan hiçbir parti AKP’ye alternatif olamaz. Yeni kurulmuş olan Başkanlık rejimi; dış politikada açmazlar, siyasal krizler ve içeride önüne geçilemeyen ekonomik kriz ortamında girmektedir. Sosyalist sol için tarihi fırsattır bu durum. İşçi sınıfı ve ezilen kesimler içinde devrimci parti inşası ekseninde faaliyet yürütüp, mevziler kazanmak Komünist devrimcilerin hayati görevidir.