Erdoğan’ın Rojava’ya başlatmış olduğu işgal girişiminden beri, sınır bölgesi olan Mérdin’in Nusaybin kazası havan toplarının hedefi haline geldi. Kentlerde yaşayanlar için can pazarına dönen bölge hızlıca boşaltılmaya ve göç vermeye başladı. Nusaybin’e düşen havan toplarının, hükümet ve ana akım medya tarafından Suriye’nin kuzeyinden YPG tarafından atıldığı iddia edildi.

Çatışmaların başlamasıyla birlikte kırsal mahallelerden Sınırtepe (Eznewur) ve Tepealtı’nın (Tilyaçup) askerler tarafından boşaltıldığı öğrenildi. Kısa bir süre önce havan toplarının düşüşünü çeken yandaş medya muhabirleri, halka bombaların YPG tarafından atıldığını söyletmeye çalışmış, bu amacına ulaşamayınca halktan kişileri polise ihbar etmekle suçlamıştır. Bu ihbarını gerçekleştirmiş olacak ki, bombalar YPG tarafından atılıyor dedirtemediği kişinin tutuklandığı haberini aldık. İçişleri Bakanı Nusaybin’e giderek orada açıklamada bulundu. Her gün havan toplarının açık hedefi olan Nusaybin; ne tesadüftür ki, Süleyman Soylu’nun oraya ayak basmasıyla bombaların patlamadığı güvenli bölge haline geldi. Soylu yaptığı açıklamada 300’e yakın havan topunun bölgeye atıldığını, 11 sivil vatandaşın hayatını kaybettiğini belirtti. Artı Gerçek’ten edindiğimiz bilgiye göre; Nusaybin’in Yolbilen(Ertepe) mahallesi sakinleri, atılan yoğun havan mermileri nedeniyle aradıkları karakoldan, onları biz deneme olsun diye atıyoruz, yanıtını aldıklarını belirttiler. Aynı haberin devamında şu ifadeler yer almaktadır: ” Yurttaşlardan biri, atılan havanlar nedeniyle Duruca (Kertwên) Mahallesi’nin karşı tarafında bulunan karakolu aradıklarını kaydederek, “Neden bu kadar havan topu atılıyor?” şeklinde sordukları karakol yetkililerinden, Onları biz deneme olsun diye atıyoruz. Yoksa güvenliğinize tehdit değil” yanıtı aldıklarını aktardı. Erdoğan rejiminin her fırsatta avukatlığına soyunan Türkiye Barolar Başkanı Metin Feyzioglu da kısa bir süre önce; devlet sivilleri korumak zorunda değil açıklamasında bulundu. Feyzioğlu açık bir şekilde devletin katliamlarını meşrulaştırmaya çalışmaktadır. Bu yaşanan durum, klasik bir devlet refleksidir. 90’lı yıllarda da devlet binlerce köyü yakmış, onbinlerce faili belli olan cinayetler işlemişti. O dönemde devlet sürekli olarak bu cinayetleri PKK’nin üzerine atmaya çalışmıştı. Bugün de Nusaybin’de yaşanan durum farklı değildir