Haiti, Lübnan, Irak ve Ekvator’da hayat pahalılığına karşı emekçiler ve gençler tarafından yapılan kitlesel gösterilerden sonra aynı şey Şili’de de meydana gelmiştir.
Geçtiğimiz 7 ekim tarihinde, aralık 2017’de seçilmiş olan kapitalist ve Renovación Nacional (RN) partisinin lideri Sebastián Piñera’nın hükumeti, başkent Santiago’da toplu taşıma (metro, otobüs, tren) biletlerinin 800 pesodan 830 pesoya (%3,75) zamlanmasına karar vermiştir. Kanlı bir karşı devrim ve uzun bir askerî diktatörlük (1973 ila 1990) yaşamış olan bu ülkede bahsi geçen zam bardağı taşıran damla olmuştur çünkü günlük hayat ürünlerinin fiyatı Avrupa’daki fiyatlarla neredeyse aynıdır. Fakat proleterlerin gelirleri için bu geçerli olmaktan uzaktır: asgari maaş 270000 peso (yani 400 avro ya da 2550 lira), ortanca maaş ise 500000 pesodur (yani 750 avro veya 4765 liradır).
Ayrıca, sınıf işbirliği hükumetleri (2006’dan 2010 senesine dek Sosyalist Parti PSC, 2014 senesinden 2018 senesine dek PSC ile Şili Komünist Partisi PCC hükumetleri) tarafından dokunulmamış olan general Pinochet’nin mirası, doğrudan maaşların düşüklüğünü kısmen telafi edebilecek kamu hizmetlerinin mevcut olmayışıdır. Her şey özelleştirilmiştir: eğitim ve sağlık hizmetleri, emeklilik… hatta hapishaneler bile. İşsizlik göreli olarak düşük olsa da, sosyal eşitsizlikler çok büyüktür ve 18 milyon Şili vatandaşından 11 milyonu hayatlarını sürdürebilmek için borçlanmıştır.
İlk saflarda orduyla olağanüstü hal ilanı
Zammı takip eden günlerde, Santiago kentindeki lise ve üniversite öğrencileri, biletsiz seyahat mücadelesi başlatmış ve zammın iptalini dayatmak için metro istasyonlarını işgal etmiş ve herkes için bedava ulaşım sağlamıştır. Hükumet buna ordu ve polisi göndererek, istasyonları zorla boşaltmayla ve şiddetli baskıyla cevap vermiştir. 17 ekim tarihinde, birleşik emekçi konfederasyonuna (CUT) bağlı metro emekçileri sendikası polisin metrodaki varlığını kınamış ve sosyal ücret talebinde bulunmuştur. 18 ekim tarihinde sosyal ağlarda gösteri çağrısı yapılmış ve Santiago’da binlerce kişi metro istasyonları önünde gösterilerde bulunmuştur. Bu esnada lümpenler süpermarketleri yağmalamış ve anarşist bir azınlık kamu otobüsleriyle metro istasyonlarını ateşe vermiştir.
19 ekim tarihinde başkan Piñera zammı iptal etme kararı almış ancak diktatörlükten kalan bir kanuna dayanarak ülkenin 3 büyük kentinde (Concepción, Valparaiso, Santiago) olağanüstü hal ilan etmiştir. 10000’i aşkın asker kentlerde devriye gezmekte, kimlik kontrolü yapmakta ve akşamüstü başkent ve banliyösünde sokağa çıkma yasağını uygulatmaktadır. Kitleler “Defol Piñera, askerler de defolsun!” sloganlarıyla sokaklara çıkmış, on binlerce gösterici tüm ülkede tencereleriyle gürültü yapmıştır. En kararlıları kamu binalarına saldırırken, bazıları da hipermarketleri yağmalamıştır. Ordu, yüzlerce kişiyi gözaltına almış (Pinochet zamanındaki gibi kayıplar, tecavüzler ve işkence vakaları bildirilmiştir), ateş açarak onlarca kişiyi yaralamış ve birkaç kişiyi de öldürmüştür.
20 ekim tarihinde Piñera, “Kuvvetli bir düşmana karşı savaşmaktayız” diyerek askeri mekanizmanın devamını haklı çıkarmaya çalışmıştır. Fakat diktatörlüğün geri dönmesini reddeden kitleleri hiçbir şey durduramamıştır. Ertesi gün, Piñera muhalefet partilerini toplamış ve tüm burjuva partilerin (RN, UDI, PDC, PRSD, PPD) desteğini almıştır. İşçi burjuva partiler PSC, PCC) ile küçük burjuva koalisyon Frente amplio (FA) olağanüstü hal devam ettiği sürece bu toplantıya katılmayı reddetmişlerdir, fakat kitlelerin başkanın görevden ayrılması talebini dile getirmemişlerdir.
21 ekim tarihinde Valpraiso liman emekçileri sendikasının çağrısıyla yapılan destek grevine sektörün çalışanlarının %95’i iştirak etmiştir. Aynı gün, İngiliz-Avrustralyalı BHP’nin sahip olduğu dünyanın en büyük bakır madeninde sendikanın çağrısı üzerine iş bırakılmıştır. Bu 3000 maden işçisi 2017 senesinin sonunda maaşların arttırılması için 6 hafta grev yapmışlardı.
22 ekim tarihinde başkan, özür dileyerek geri adım atıyormuş gibi yapmış ancak olağanüstü hali devam ettirmiştir. Milyonlarca emekçiyi sakinleştirmek için asgari emekli maaşına ve asgari maaşa %20 zam yapılacağını, %9’luk elektrik zammının dondurulacağını, ilaçların fiyatlarının düşürüleceğini, milletvekillerinin (asgari maaşın 32 katı olan) maaşlarının azaltılacağını ve en zenginlerin vergilerinin arttırılacağını açıklamıştır. Zamma karşı spontane gösteriler ile öğrenciler, işçiler ve fakir mahallelerin sakinlerinin birleşmesi tehdidi tavizleri söküp almıştır.
Etkinlik günleri supabı ve Kurucu Meclis saptırması
Aynı gün Mesa de Unidad Social yani CUT’nin PCC bürokrasisi tarafından kurulmuş sendika ve dernekler koalisyonu, PCC ve FA’nın da desteğiyle grev çağrısında bulunmuştur. Ancak bu grevi 48 saatle sınırlı tutmuş ve sadece Kurucu Meclis perspektifini açmıştır.
Şili toplumu için günümüzün haksız ve aşırı neoliberal modeline son verecek yeni bir millî gelişme modeline yolu açacak yapısal bir çerçeveyi katılımcı bir şekilde inşa etmesi için Millî Kurucu Meclis’e doğru ilerlemeyi öneriyoruz. Nihayetinde, başkan Piñera’nın Şili halkına karşı “savaşta olduğuna” dair kaba ifadelerini reddediyoruz. Ülkede cidi bir çatışma çıkaran bir kişi Şili’nin başkanı olmayı hakketmemektedir, dolayısıyla istifasını talep ediyoruz.
(CUT, 22 Ekim)
Kurucu Meclis bir saptırmadır, siyasî partileri tanıyan ve zaten gelen seçimleri kabul etmiş bir ülkede su katılmamış burjuva bir çözümdür. Halkı silahsızlandırmış olan ve 1973 senesinde Allende’nin halk cephesi hükumetine general Pinochet’nin dahil edilmesine alkış tutmuş olan Stalinciliğin mirasçıları burjuva devlet ile Şili kapitalizmini korumaktadırlar. Bu maksatla grevi sınırlamak ve proletarya ile gençliği kurumların yeniden teşkilatlanmasına doğru yönlendirmeye çalışmaktadırlar, böylece genelkurmay ve polise dokunulmayacağını ummaktadırlar. Onların merkezci muavinleri de (PTR-FTCI, MA-LIS, MST-UIT…) burjuvazi için “hür ve egemen Kurucu Meclis” sözleri ile kızıla boyadıkları bu çözümü savunmaktadırlar.
Greve katılım çok yüksek olmuştur. 23 ekim tarihinde ülkede bir milyondan fazla kişi gösterilere iştirak etmiştir. Sendikal yönetim, işçi sınıfı ile gençlik hareketinin öz örgütlenmesine mani olmayı başarmıştır. Hiçbir öz müdafaa şekli kurulmamıştır. MUS’nin manevralarına tamamlayıcı olarak, iki reformist parti makamında kalacak olan başkan ve MUS vasıtasıyla sendikal bürokrasi arasında “sosyal diyalog” çağrısı yapmıştır.
Meşru ve demokratik diyaloğun tek alanı, Sosyal Birlik Koalisyonunu eşit bir temel üzerinde kabul eden alandır. Hükumet, dayatmaya çalıştığı dışlamaya son vermelidir.
(PCC, 23 Ekim)
Hakiki diyaloğun gerçekleşmesi gerekmektedir […] önerilerimizi hükumete göndermek için arabuluculuklara güveniyoruz
(PSC, 24 Ekim)
Katil hükumetle sosyal diyalog çağrısı yaparken, PCC ve FA milletvekilleri 23 Ekim’de “anayasal suçlama” başlatmışlardır. Bu, (toplanması mümkün olmayan) Parlamento’nun ekseriyetinin kabul etmesi gereken bir azil sürecidir. Böylece parlamentodaki enayiler 2017 senesinde seçilmesinden beri kitleleri Piñera’yı destekleyen Millî Meclis’e bel bağlayarak kitleleri yanılsamaya sürüklemeye çalışmaktadırlar.
Fakat kitleler, güncel hükumeti iktidarda tutmaya yönelik bu çağrılara kulak asmamışlardır. 25 ekim tarihinde Santiago’da bir milyonu aşkın, diğer kentlerde ise yüz binlerce gösterici olağanüstü halin ve baskının sonunu talep etmişlerdir.
26 ekim tarihinde, keskin sosyal ve politik krize karşı, başkan hükumetinde bakanların üçte birini yenileme kararı almıştır, bilhassa baskıdan mesul göstermeye çalıştığı içişleri bakanı da buna dahil olmuştur. Sokağa çıkma yasağını kaldırmış, ama olağanüstü hali ve 20000 askerin seferberliğini devam ettirmiştir.
27 ekim tarihinde, Piñera olağanüstü halin kaldırılmasını kapsayan kararnameleri imzalamıştır. Ulusal İnsan Hakları Kurumu’na (INDH) göre bilanço, 20 ölü, 3712 gözaltı, 600’ü ateşli silahlardan olmak üzere 1100 yaralı ve 120 göz yarası şeklindedir. INDH günümüzde ordu ve polise karşı 94’ü işkence, 5’i adam öldürme ve 14’ü cinsel saldırı sebebiyle olmak üzere, 120 davayı desteklemektedir.
Öz müdafaa, komiteler kurulsun, işçi hükumeti!
Ordu ve polisin şiddetine rağmen “reformist” partiler ile sendikaların yöneticileri savunma amaçlı herhangi bir öz müdafaa örgütlenmesini ve halk milislerini reddetmektedirler. Bu yöneticilerin ekseriyeti her türlü şiddeti reddetmekte ve böylece göstericilerin kolluk kuvvetleri kadar suçlu olduklarını ima etmektedirler. Günümüzde, milyarder başkan, parlamentodaki çoğunluğu, ordusu ve polisi ile hâlâ makamındadır. Onun en iyi muhafızı, işçi hareketinin güncel yöneticilerinin sınıf işbirliğidir.
28 ekim tarihinde Mesa Unidad Social, 30 ekim için 24 saatlik yeni bir etkinlik günü çağrısında bulunmuştur. Bu çağrı, Piñera’nın görevden ayrılmasını talep etmemekte, hele hele polis ile meslekî ordunun lağvedilmesi mevzusuna hiç dokunmamaktadır.
Yeni bir sosyal pakttan bahsetmek, herkes tarafından, mümkün olan en geniş katılımlı dikkate alarak yeni bir Anayasa inşa etmek demektir. Ve her birimizin kendisini çağrılmış hissetmesi için yegane mekanizma Kurucu Meclis’tir.
(MUS, 28 Ekim)
29 ekim tarihinde, PCC iktidardan aralık ayında “yeni bir Anayasa” için bir referandum tertip etmesini istemiştir. 30 ekim tarihinde, PS ve (FA mensubu) küçük burjuva RD partisi yeni içişleri bakanıyla görüşmeyi kabul etmişlerdir.
İhanet politikasına karşı emekçiler ve gençliğin ihtilalci bir işçi partisine ihtiyaçları vardır. Bu parti sadece kapitalist sınıf ve devletiyle bağları koparmayı içeren bir programdan, iktidarı ele geçirmeye yönelik geçiş taleplerinden yola çıkarak inşa edilebilir.
- Eğitim, sağlık ve ulaşım hizmetleri kamulaştırılsın ve bedava olsun,
- maaşlarla emekli maaşları arttırılsın, fiyatlara endekslensin,
- temsilciler vazifeden alınabilsin ve vasıflı işçilerle denk maaş alsın,
- kolluk kuvvetleri lağvedilsin…
Bu talepler Piñera’nın kapitalist hükumetiyle uyumsuzdur. PSC, PCC, FA, CUT, Mesa Unidad Social ve merkezci işbirlikçilerinin dediklerinin aksine, 24 veya 48 saatlik etkinlik günleriyle kazanılamazlar. Talepler karşılanıncaya dek genel grev gereklidir.
Bolivya’da (2006 ila 2009) veya Tunus’da (2011 ila 2014), Kurucu Meclis, “demokratik” burjuvazi ve işçi sınıfının dahilindeki maşaları tarafından kitlelerin ihtilalci hareketini saptırmak için ve burjuva devleti muhafaza etmek için kullanılmıştır. İşçi, öğrenci ve halk taleplerini kalıcı bir şekilde karşılamak için iktidara gelmek, ecnebi ve millî (ki buna Piñera ailesi de dahildir) sermayeyi kamulaştıracak bir işçi hükumeti kurmak lazımdır.
Bunu başarmak için kitlelerin kışlalarda, kırsal kesimlerde, mahallelerde, eğitim yerlerinde, idarelerde ve şirketlerde şûralarla teşkilatlanmaları gereklidir. Emekçiler ile gençlik, işçi iktidarının temellerini atmış olan 1972-1973 komitelerini yeniden kurmalıdırlar. Sovyet organları kurarak, onları koordine ederek, kitleler işçi hükumeti imkânının yolunu açacaklardır. İşçi sınıfına gereken ve şu an mevcut olmayan perspektif, kapitalizme kararlı bir şekilde saldıran, burjuva devleti yıkan, Sosyalist Latin Amerika Federasyonu’na doğru ilerleyen bir hükumet perspektifidir. Bunun için burjuvazinin maşalarıyla mücadele etmek ve Rus devrimini zafere götürmüş olan Bolşevik Parti gibi bir parti kurmak gerekmektedir.
30 Ekim 2019
CoReP
IKC (İspanya)