24 Şubat’tan beri Ukrayna’da Rus emperyalizminin işgali vardır. Rus emperyalizmi savaşın ilk zamanlarında kısa bir sürede Ukranya’yı işgal etmiş, bir kaç haftaya Ukrayna’nın teslim olacağını daha fazla dayanamayancağını dahi öne sürmüştür. Fakat Rus emperyalizminin bu iyimser beklentileri ters şekilde hayat bulmuştur. Özellikle son haftalarda Ukrayna askerî olarak önemli başarılar elde etmiştir. Ukrayna güçleri Rusya’nın işgal ettiği 6 bin km’lik toprağı geri almıştır. Rus emperyalizmi bu savaşı yeni bir eşiğe taşıyacak, savaşın daha fazla sertleşmesine hamleler yapmaya hazırlanmaktadır. Donetsk, Luhansk, Hersan ve Zaperijya’da referandumlar gerçekleştirip burayı Rusya’ya bağlamayı hedeflemektedir. Putin Donbas bölgesine yeni bir askerî harekât yapacağını açıkladı. Bunun içinde ülke genelinde “kısmi” askerî seferberlik ilan etti. “Kısmi” seferberlik kapsamında 300.000’den fazla Rusya vatandaşı askere alınacak. Seferbelikten yalnızca hasta, sakat ve savunma sanayi çalışanları muaf tutulacağı açıklandı.
Rusya parlamentosu seferbelik kurallarına uymayanlar, savaş karşıtı muhalefete karşı sert cezai yaptırımlar getirmektedir. Rusya parlamentosu seferberliğe uymayacaklar ve savaş karşıtı muhalefeti etkisiz kılmak için sert ağırlaştırıcı cezalar getiren yasalar çıkartmaktadır. Bu yeni yasalara göre; cephede teslim olmak, savaş zamanı hükümet aleyhine eylemler içerisine girmenin cezaları 15 yıl hapisle başlamaktadır.

“Kısmi” seferberlik ilanından sonra Rusya borsasında sert düşüşler yaşandı. Yurtdışı uçak biletlerine olağanüstü zamlar geldi. 260.000’den fazla erkek ülkeyi terk etti. Rusya’da adeta kitlesel bir kavimler göçü yaşanmaktadır. Savaşın daha ilk zamanlarında, Rusya’nın askerî üstünlük ve moral olarak kuvvetli olduğu dönemde bile tüm devlet baskısına rağmen kitlesel savaş karşıtı gösteriler gerçekleşmişti. Putin yönetiminin tüm savaş çığırtkanlığına, milliyetçi şovenist propogandalarına rağmen emekçi kitleler Rus oligarkları için ölmeye öldürmeye gitmek istemediklerini ortaya koydukları eylemlerle haykırdılar. Putin savaşın başından beri halkı savaşmaya ikna edememekte, savaş politikaları için rıza üretmekte zorlanmaktadır. Rus oligarkları emekçi sınıfların oligarkların çıkarları için savaşmasını istemektedir. Bu durum emekçi sınıflarda haklı bir savaş karşıtı öfkenin uyanmasına yol açmaktadır. Bu öfkeyi burjuva devlete karşı devrimci bir iç savaşa dönmesinin sağlayacak devrimci önderliğin eksikliğinde, kitleler tekil eylemler gerçekleştirmekte ülkeyi terk ederek sivil itaatsizlik eylemlerine başvurmaktadır. Savaş yeni bir eşiğe evrilmektedir. Herşeye rağmen hâla Rusya’da savaş karşıtı ciddi bir kitle tabanı mevcuttur. Bu tabanın devrimci bir önderlik altında kitlesel seferberliğe geçmesi, savaşı durduracak devrimci sürecin başlangıcı olacaktır.
Ukrayna savaşının en büyük bedelini başta Ukranya emekçileri, Rusya emekçileri ve bu savaştan etkilenen dünya emekçileri ödemektedir. Rus savunma Bakanlığı’nın açıklamasına göre savaşta 5 bin 937 Rus askerinin hayatını kaybettiğini bildirdi. Ukrayna tarafından yapılan açıklamaya göre 100.000 öldü veya yaralandı. BM’nin açıklamalarına göre savaşta en az 15 bin sivil hayatını kaybetti.
Milyonlarca Ukranya’lı savaş nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalarak mülteci konumuna düştüler. Savaş nedeniyle ülkenin birçok kenti harabeye dönerek emekçi kitleler temel yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma geldi. İşsizlik, yoksulluk, sefalet üst boyutlara tırmandı. Buna paralel olarak devlet baskısıda üst seviyelere ulaştı. Sendikalar, sosyalist, komünist teşkilatlar kapatıldı, grevler, eylemler yasaklandı. Irkçılık, milliyetçilik hızla büyümekte, faşist teşkilatlar hiç olmadığı kadar güç kazanarak, ideolojik etki alanlarını hızla genişletmektedir. Savaş Ukranya işçi sınıfının kölelik zincirlerinin daha sıkı hâle gelmesine yol açmaktadır. Rusya işçi sınıfı da bu savaşın bedelini Ukranya işçi sınıfı gibi kanıyla canıyla ödemektedir. Rus oligarklarının çıkarları için cepheye sürülmektedir. Devlet baskısı hızla artmakta, savaş yatırımları ve Rusya’ya uygulanan ekonomik ambargo yüzünden işsizlik, yoksulluk, sefalet girdabında boğulmaktadır.
Ukranya savaşından yalnızca bu savaşın tarafı olan ülkelerin işçi sınıfı etkilenmemektedir. Rus emperyalizminin Ukranya işgaliyle birlikte, Rusya’nın gerek Ukranya limanlarını kontrol altında tutması, gerekse de Batı emperyalizmi tarafından uygulanan ambargo nedeniyle küresel gıda krizi boy verdi. Kriz yalnızca gıda alanında kalmayarak enerji alanında da kendisini gösterdi. Rusya’nın tahıl ve doğalgaz tedariğinde lider ülkelerden biri olması nedeniyle bu ambargo mevcut küresel kapitalist krizin derinleşmesine neden oldu. Bu krizle birlikte dünyanın birçok kıtasında gıda ve enerji ürünlerine rekor zamlar gelerek küresel hiper enflasyonun oluşmasına yol açtı. Tüm bunların küresel işçi sınıfına yansımaları, ücret kayıpları, hızlı fakirleşme, açlık tehlikesi olarak döndü. Ukranya savaşı küresel bir sorun olarak işçi sınıfının karşısında durmaktadır. Ukrayna, Batılı emperyalizmle ve Rus emperyalizmi arasında çekişme sebebidir. Emperyalist güçler arasındaki hegononya kavgasında önemli bir mevzidir. 2014 senesinde Ukrayna, Rusya ile önceki ilişkilerinin zararına Avrupa Birliği ve NATO’ya katılmak istemiştir. Fakat Rus emperyalizmi, Kırım’ın ilhakı ve Donbas bölgesinin bir kısmının kontrolü ile bu vaziyetin kendisi için kabul edilemez olduğunu göstermişti.

Rus devleti için, Amerikan devletinin serpilmekte olan Çin kapitalizmine karşı mücadeleye verdiği öncelik, Avrupa ve Batı Asya devletlerinden kısmi geri çekilişi ve Afganistan’dan düzensiz çıkması batılı emperyalizmlerin ekonomik ve askeri boyunduruğunu gevşetme fırsatı vermiştir. Bu emperyalizmler askeri müdahalede bulunmayacaklarını açıkladıklarından dolayı, Putin birliklerine Ukrayna’yı tamamen ilhak etmek veya kendi emrinde kukla bir hükumet işbaşına getirmek maksadıyla saldırı emri vermiştir. Putin 21 şubat tarihinde şunu iddia etmiştir:” Ukrayna bir millet değil, Lenin ile Bolşeviklerin bir icadıdır. Stalin bu “çılgın icada” bir çare bulmaya çalışmıştır fakat bunu başaramamıştır.”
Rus emperyalizminin amaç ve hedefi açıktır. Ukranya’nın ulusal varlığını komple yok ederek Rusya’nın tam sömürgesi ve parçası haline getirmek. Eski SSCB ülkelerini doğal sınırı ve arka bahçesi olarak görmektedir. Büyük Rus şovenizmi altında Batı emperyalizminin hegononyasını kırarak güçlenen büyüyen emperyalist imparatorluk olmayı hedeflemektedir. Putin ne bu nihai hedefinden ne de bu hedefe varma yolunda hayati bir km taşı olan Ukranya’dan vazgeçebilir. Bundan vazgeçmesi veya bu hedeflerinin bozguna uğraması Putin rejimi için sonun başlangıcı olur.
Aynı şekilde güç ve insiyatif kaybeden ABD emperyalizmi Putin’in bu hedefine ulaşmasına seyirci kalamaz. Biden iktidarıyla birlikte ABD açıkça Çin ve Rusya’yı düşman ilan ederek onların yükselişini ekarte etmeyi ulusal politika ilan etti. Bugün NATO henüz Ukranya’da üst oluşturmadı, NATO ülkeleri Ukranya savaşına dahil olmadı, fakat izledikleri tüm strateji Rusya’nın ilerleyişini durdurmaya yöneliktir. Bir yandan Ukranya’ya askeri lojistik yardımda bulunmakta, bir yandan Rusya’ya karşı sert ekonomik ambargolar uygulayarak Rusya’yı güçsüz bırakarak bozguna ugratmayı hedeflemektedir. Eğer Rusya nihai zafer elde edebilecek bir rotaya gelirse, savaşa fiili olarak dahil olacağının sinyallerini savaşın başından beri vermektedir. Eğer Rusya Ukrayna üzerindeki hedeflerini zaferle taçlandırırsa, bu ABD emperyalizmi için tarihi bir yenilgi olmakla birlikte hızlı bir erime sürecine girerek, emperyalist hiyeraşideki liderliğinin sonunun da gelmesine yol açabilir. Bunu yaşamamak için ABD emperyalizmi, Batı emperyalizmlerini kendisine yedekleyerek, kendi savaş katliam makinesi olan NATO’yu kullanarak tüm çılgınlıkları yapmaktan çekinmeyecektir. Putin ve Biden arasındaki restleşmeler Avrupa’nın göbeğinde nükleer savaş tehtidinide beraberinde getirmektedir.
Putin Özbekistan’daki Şangay İşbirliği Örgütü zirvesinde şu açıklamayı yaptı: ” Ukrayna savaşını mümkün olan en kısa sürede bitirmeyi düşünüyoruz. Onların karşı saldırılarını nasıl bitireceğimizi göreceksiniz.”
Biden’da Putin’e jet hızıyla şu cevabı verdi: ” Eğer Rusya, Ukrayna savaşında nükleer veya kimyasal silah kullanmaya kalkışırsa atacağı bu kritik adımın yıkıcı boyutlarıyla orantılı olarak çok yüksek bedel ödemek zorunda kalacaktır. Rusya nükleer silah kullanırsa hiç olmadığı kadar parya olur.”
Putin bu açıklamaya aynı sertlikte yanıt vermekten geri durmadı.
” Rusya ile ilgili bu tür açıklamalar yapanlara ülkemizde farklı türde silahlara sahip olduğunu ve bunların bazılarının NATO ülkelerinin sahip olduğu silahlardan daha modern olduğunu hatırlatmak isterim. Ülkemizin toprak bütünlüğüne yönelik bir tehdit olması hâlinde, Rusya’yı ve halkımızı savunmak için elimizdeki tüm silah sistemlerini kulanacağız. Bu bir blöf değildir ”
Ukrayna’daki savaş, küresel vaziyette bir dönüm noktası oluşturmaktadır. Önde gelen Avrupalı emperyalizmler ile Amerikan emperyalizmine karşı Çin emperyalizminin desteğini arayan Rus emperyalizmini karşı karşı getirmektedir. Batılı emperyalizmler, kendilerini doğrudan muharebeye sokacak ince çizgiyi geçmemeye itina etmektedirler, fakat bu savaş emperyalistler arası bir harbe dönüşebilir. Putin için kabul edilemez olan Rus ordusunun Ukrayna’da bataklığa saplanması, kullanılan askeri vasıtaların nükleer silahlara varana dek tırmanmasına, dolayısıyla emperyalistler arası bir harbe yol açabilir. İşgal, dünyada zaten çok yüksek olan yani 90 milyonu aşkın yerinden edilmiş kişi sayısını arttırmıştır. Ukrayna’daki harbin ezilen birçok ülkede ve gelişmiş ülkelerdeki proleterler ve toplumun fakirleşmiş katmanlarında ekonomik açıdan dramatik neticeleri olmuştur. Hakikaten de Ukrayna ve Rusya’dan gelen hububat, gübre ve nikel, vs. gibi çeşitli madenlerin teminindeki aksama sebebiyle bu mamullerin fiyatları spekülasyon da eklenince aşırı yükselmiştir. Böylece Batı Asya veya Kuzey Afrika’da birçok ülkede ekmek bulunamaz veya pahalılıktan erişilemez olmuştur. Rusya’nın önde gelen ihracatçılarından biri olduğu doğal gaz ile petrol fiyatları, çılgınca artamaya devam etmektedir. Enflasyon hızlanmaktadır, Amerika Birleşik Devletleri’nde %8,5, İspanya’da neredeyse %10, Türkiye’de %61’den fazla, Arjantin’de %55’ten fazladır ve Cezayir’de %20’yi geçtiği söylenmektedir… Bu da maaşları, emekli maaşlarını ve mevcut olduklarında sosyal yardımları kar gibi eritmektedir. Merkez bankaları verdikleri borçların faizini arttırmakta, büyüme yavaşlamakta, yeni bir küresel ekonomik veya finansal krizin işaretleri birikmektedir.

Tüm bunlar, emperyalizmler arası ve bölgesel kuvvetler arası çelişkileri kuvvetlendirmektedir. Militarizmin ceremesini askeri harcamaların genel bir şekilde artmasıyla üreticiler daha da çok çekmektedirler. Kapitalist sınıf, gezegeni kaçınılmaz bir şekilde ekolojik ve iklimsel bir felakete sürüklerken, kâr oranını savaş ile krizlerinin faturasını emekçiler ile ezilen ülkelerin nüfusuna çıkararak muhafaza etmek istemektedir. Dini ayrımcılık, yabancı düşmanlığı, mültecilerle göçmenlere yapılan zulüm, orduyla polisi kuvvetlendiren, hürriyetleri azaltan ve sosyal protestoları git gide suç kapsamına alan burjuva hükumetler tarafından açıkça müdafaa edilmektedir. Kısacası emperyalizmin devamı insanlık için felakettir. Kapitalizm en güçlü devletler arasında dünyanın tekrar tekrar paylaşılmasının kaçınılmaz şekilde savaşlara ve yok oluşlara neden olduğunu bir kez daha tüm yakıcılığıyla hatırlatmaktadır. İnsanlığı nükleer savaşlara, kitlesel imhalara, barbarlık içinde yok oluşlara karşı sürükleyen emperyalist-kapitalist sisteme karşı koyabilecek bir güç olduğunu tarihsel siyasal bilincimiz bize bir kez daha hatırlatmaktadır. Bu güç uluslararası işçi sınıfıdır. Bugün insanlığın temel sorunu olan barış sorunu aynı zamanda bir devrim sorunudur. Barışın yolunu ancak 21. Yüzyılın Ekim devrimleri açabilir. Aksi halde kapitalizm altında gerçekleşen her barış yeni savaşlar için hazırlıktan başka bir şey değildir. Batılı emperyalist güçler Ukranya’nın işgali karşısında öfkelenmekte, Ukranya’nın özgürlüğünden, ulusal haklarından dem vurmaktadır. Oysa onlar için ne Ukranya’nın özgürlüğü ne de ulusal hakların zerre kadar önemi vardır. Batılı emperyalistleri çılgına çeviren, öfkelendiren asıl şey Doğu Avrupa ve Ukrayna’nın yağmalanma hakkının kendi ellerinden kayıp Rusya’nın eline geçme korkusudur. Aynı şekilde Ukranya hükümeti, Ukranya’nın bağımsızlığı ve hürriyeti için değil, Ukranya burjuvazisinin çıkarları, ülkeyi AB, ABD, NATO’nun arka bahçesi yapmak için savaşmaktadır. Ukranya’nın gerçek anlamıyla bağımsızlığı ve hürriyeti ancak emperyalist-kapitalist sistemden koparak yani işçi sınıfının iktidarıyla mümkün olacaktır. Ukranya savaşı nedeniyle küresel kapitalist kriz daha fazla derinleşmekte, dünyanın dört bir yanından işçilerin, emekçilerin, ezilenlerin yaşam standartlarına yönelik kapsamlı bir saldırı gerçekleşmesine zemin hazırlamaktadır. Bu saldırılara karşı Avrupa, Latin Amerika, Ortadoğu, Afrika’da grevler, isyanlar, ayaklanmalar patlak vermektedir. Bu mücadeleri savaşa, emperyalist-kapitalist sisteme çevrilmesini sağlayacak devrimci enternasyonal parti yokluğunda sonuca ulaşamamakta, ulusal, yerel düzeyde yalıtık kalmakta, parlementerizm burjuva düzen sınırlarına hapsedilmektedir. Bugün küresel düzeyde tüm yakıcılığıyla kendisini hissettiren devrimci önderlik krizi emekçilerin ezilenlerin önünde en büyük sorun olarak varlığını sürdürmektedir.

Devrimci Enternasyonal Parti İçin

FPU ve KVPU’dan Ukraynalı sendikal bürokratlar Zelenski’ye destek vermişlerdir, RFKP Rusya Federasyonu “komünist” partisinin Putin’e destek olması gibi. Diğer yerlerde önde gelen sendika ile reformist parti (SPD, Labour Party, PS, PCF, PSOE, DSA…) liderlerinin NATO çizgisine hizalanmaları, diğer reformist partilerin (Partido dos Trabalhadores, çeşitli “komünist” partiler…) Rus emperyalizmine verdikleri doğrudan veya dolaylı destek küresel işçi sınıfını felç etmekte, Ukrayna’daki harbe karşı kendi sınıf perspektifinden yoksun bırakmaktadır.

Halbuki küresel proletaryanın seferberliği harbe son verebilir, Rus proletaryasına yolu açabilir. Rusya’da harbe karşı protesto gösterileri şiddetle bastırılmıştır fakat bazı gençler ordunun işe alma merkezlerine saldırmışlardır. Ukrayna’da ise şoven Zelenski muhalefet partilerini yasaklamış, parlamento emekçileri koruyan kanunları askıya almış ve grevleri yasaklamıştır. Çünkü İhtilalci Ukraynalı bir işçi partisi, Rus askerleri kendi hükümetleri ve devletlerine karşı çıkmaları için onlara hitap edebilirdi.

Yozlaşmış işçi bürokrasilerinin sınıf işbirliğine karşı, enternasyonalist komünistler sendikal yönetimlerden ve reformist partilerden burjuvaziyle olan ilişkilerini koparmalarını talep ederler. Emperyalizmi ve savaşlarını mağlubiyete uğratmak için, emekçilerin kitle teşkilatlarından şu sloganlar üzerinde birleşik cephesini oluşturmalarını dayatmaları gerekmektedir.

Rus emperyalizmi, Ukrayna’dan defol!
Ne NATO’ya, ne de herhangi Avrupalı veya Amerikalı bir emperyalizme hiçbir destek yok!
Batılı emperyalizmlerin birlikleri Orta Avrupa’dan çekilsin!
Amerikalı birlikler tüm Avrupa’dan çekilsin!
NATO lağvedilsin!
Kahrolsun evvela Rus proletaryasına tesir eden ekonomik yaptırımlar!
Hem Ukrayna’da, hem de Rusya’da sosyalist devrim!
Lizbon’dan Vladivostok kentine dek Sosyalist Avrupa Birleşik Devletleri kurulsun!

Tüm dünyanın emekçilerinin, kendilerini parlamenter yanılsamalar, şovenizm ve burjuvazileri veya emperyalizmleri ile anlaşma yayan reformist partilerin yöneticileriyle sendikal bürokratların tesirinden çıkaracak ihtilalci bir işçi enternasyonaline ihtiyaçları vardır.

Maaşlar enflasyona endekslensin!
Vazgeçilmez hizmet ve şirketlerin faaliyetleri üzerinde emekçi kontrolü sağlansın, gereksiz olanlar kapatılsın!
Kapitalist gruplar işçi denetiminde kamulaştırılsın!
Çevreyle insanlığın istikbalini koruyan ve sosyal ihtiyaçları karşılayan, nüfus tarafından kararlaştırılan imalat planı sağlansın!
İşçi şûralarına, burjuva devletle mesleki ordunun, baskıcı kolluk kuvvetlerinin ve faşist çetelerin silahlanmış emekçiler tarafından ilgasına dayalı işçi hükümeti kurulsun!
Küresel sosyalist federasyon için ileri!