Devlet ve özel sektörün el ele tekrardan işçi ölümlerine neden olduğunu tekrardan görmüş olduk. Bartın’da yaşanan facianın ardından bugün güncellenen son verilere göre can kaybı 40’ı bulmuştur. Azami kar bilincinden arınması mümkün olmayan özel sektörün Soma’da yaşanan facia sonrası pek tabii özgüveni artmıştı. İhmallerin ve hak ihlallerinin havada kaldığı soruşturma halen daha havada kalmışken Bartın faciasına tanık olmamız mevcut düzenin ne kadar distopik olduğunu bizlere tekrardan hatırlattı.

   Madenin sahibi olan Mehmet Hattat’ı Erdoğan’a olan yakınlığı ile biliyoruz. Hükümet ile beraber silah sanayiinde ortak faaliyet üreten, tank ve uçak projelerine ortak olan Hattat ailesi, 2021 yılında İpek Hattat’ın (Mehmet Hattat’ın kızı) kuryeye uyguladığı mobing ile gündem olmuştu. Özel sektörün devlet ile bağlantılarından oluşan yersiz ve haksız özgüveni azami kar politikasını da beraberinde getirmesine müteakip işçi hakları ve iş güvencesi ihlallerine de neden oluyor. 2019 yılında Bartın’da ki maden adına sayıştayın sunmuş olduğu rapor grizu patlaması ve ani gaz degajı hakkında bir uyarı niteliği taşıyordu. 2019 dan beri var olan ve bilinen bir gerçek, günümüzde vukû bulunca gerek iç işleri bakanlığı, gerek enerji işleri bakanlığı ve gerekse bütün devlet adamları üç maymunu oynayıp, yaşanan bu faciayı talihsizlik statüsüne indirgemektedir. Var olan bir gerçek vardı ve özel sektör devlet ittifakı ile birlikte perde arkasına atıldı. Yaşanan bütün faciaların nedeni bu ittifaktır, yaşamını kaybeden işçilere şehitlik mertebesini yakıştırdıklarına göre teröre kurban gittiklerinin de farkındalar. Bu toprakların en büyük teröristleri başımızda, barışmayacağız hesaplaşacağız.