2 Mayıs 2025 tarihli Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı genelgesiyle bir kez daha ilan edildi: “Toplumsal cinsiyet”, “toplumsal cinsiyet kimliği”, “cinsel yönelim”, “LGBT”, “kapsamlı cinsellik eğitimi” gibi ifadelerin kamusal belgelerde, eğitim programlarında ve sivil toplum işbirliklerinde kullanılmasına fiilen yasak getirildi. Genelge, Erdoğan rejiminin “2025 Aile Yılı” söylemiyle örtüşen bir şekilde aile kurumunu “toplumun temel taşı” ilan ederken, her türden cinsiyet eşitliği talebini, çocukların özgürleşmesini ve queer varoluşları tehdit olarak kodlamaktadır.

Ancak bu saldırı sadece Erdoğan’ın ya da onun şahsında AKP rejiminin gerici-muhafazakâr politikalarının sonucu değildir. Bu, dünya genelinde yükselen ataerkil, homofobik, transfobik dalganın Türkiye’deki yankısından ibarettir. Emperyalist kapitalizmin çoklu yapısal krizi; savaşlarla, göçmen düşmanlığıyla, kadın ve LGBTİ+ düşmanlığıyla, “milli” aile politikalarıyla bastırılmaya çalışılmaktadır. Küresel ölçekte gericiliğin yükselişi, “kutsal aile” miti etrafında yeniden üretilmektedir. Bu bağlamda Erdoğan’ın “aile yılı” ilanı, yalnızca politik taktik değil, ataerkil kapitalist devletin ideolojik yeniden örgütlenme çabasıdır.

Kapitalizmin aileye ihtiyacı vardır, çünkü aile:
İşgücünü ücretsiz yeniden üretir,

Kadını ev içine hapseder,

Çocukları itaatkâr bireyler olarak şekillendirir,

Cinsiyet rollerini doğallaştırır,

Patronlar sınıfının yükünü topluma (özellikle kadınlara) devreder.

Bu nedenle burjuvazi için aile sadece bir kültürel değer değil, sınıfsal bir aygıttır. Aile, hem patriyarkanın hem kapitalizmin organik yapıtaşıdır. Birini yıkmadan diğerini ortadan kaldırmak mümkün değildir. Aile kurumunun sorgulanması, toplumsal cinsiyet eşitliğinin ön koşuludur. Bu yüzden devletin saldırıları tam da buraya yöneliktir.

Bugün “toplumsal cinsiyet” kavramını yasaklayanlar, aslında kadının iradesini, LGBTİ+ varoluşları, çocukların bedenlerini, emekçilerin yaşamlarını denetim altına alma amacındadır. Kapsamlı cinsellik eğitimine karşı çıkanlar, çocukları istismardan değil, özgürlükten “korumak” istemektedir. Kadınların kendi bedeni üzerinde söz hakkı istemesine tahammül edemeyenler, çürümüş aile yapılarının sürmesini istemektedir.

Unutulmamalı: Erdoğan’ın Aile Yılı, sadece bir yerel gericilik projesi değil, küresel bir karşı-devrimci dalganın parçasıdır. ABD’den Rusya’ya, Macaristan’dan Hindistan’a, dünya genelinde burjuva iktidarlar kadınları, LGBTİ+’ları ve çocukları hedefe koyarak krizleri yönetmeye çalışmaktadır. Bu küresel saldırı karşısında savunmada kalamayız. Egemen sınıfların ağzından “kutsal aile” düştükçe, milyonlarca kadın için dört duvar arasında cehennem yeniden kurulmaktadır. Patronların ve mollaların övdüğü o “aile”, kadının karşılıksız emeğe zincirlendiği, şiddetin, itaate zorlamanın ve sömürünün meşrulaştırıldığı bir hapishanedir. Bu düzende kadının kaderi, ya bir erkeğin hizmetçisi ya da sermayenin ucuz işgücü olmaktır. Aileye kutsallık atfeden her nutuk, kadının omzuna yeni bir yük daha bindiriyor. Kadınların gerçekliği; çamaşırda, tencerede, çocuk bakımında, ev işinde saklı. Bu sistemin “ailesi”, kadını hem ücretsiz işçi, hem çocuk doğuran, hem de şiddete sessiz kalan biri olarak görmek istiyor. Biz bu aileyi kutsamıyoruz; parçalıyoruz!
Ailenin kutsallığını savunanlar, kadınların yoksulluğunu, çocukların istismarını, LGBTİQ+ların linç edilmesini meşrulaştırıyor. Onlar için ‘aile’ sermayenin yeniden üretim mekanizmasıdır. Oysa bizler, ne erkek egemenliğini ne de sermaye düzenini kutsuyoruz. Kadın özgürlüğü için bu çürümüş düzenin tüm yapılarıyla birlikte ailenin de tarihsel olarak aşılması gerekiyor.

Burjuvazinin kutsal aile aygıtı yerle bir edilmeden toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanamaz! Patriyarka ve kapitalizm ikiz kardeştir. Birbirinden beslenen yapılardır.

Bugün görevimiz, genelgelerle yasaklanan kavramları, sokakta, okulda, fabrikada ve hayatın her alanında yeniden kurmaktır. “Toplumsal cinsiyet”i savunmak, işçi sınıfının tüm ezilenlerle birlikte özgürleşmesini savunmaktır. Aileyi değil, hayatı kutsayalım. Yasaklara karşı özgürlüğü, suskunluğa karşı direnişi, baskıya karşı örgütlü seferberliği büyütelim!
Kahrolsun Ataerkil Kapitalist Sisteminiz!
“Kapitalist aile düzeni yıkılacak, devrimci toplumu inşa edeceğiz!”