Erdoğan rejimi yıllardır yargıyı kendi muhaliflerine karşı bir kalkan olarak hatta bir intikam aracı olarak kullanmaktadır. Mahkemeler saraydan aldığı talimatla hareket etmekte, rejiminin muhalifleri uydurma iddianameler ve tiyatro oyununa dönmüş mahkemelerle hapse tıkılmakradır. Bunun son örneği dün gerçekleşen CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun mahkemesidir. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu yedi yıl önce yaptığı sosyal medya paylaşımları nedeniyle toplam 9 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Canan Kaftancıoğlu sosyal medya paylaşımları nedeniyle “terör örgütü propogandası yapmak”, “kamu görevlisine hakaret”, “Cumhurbaşkanı’na hakaret”, “Türkiye Cumhuriyeti’ni alenen aşağılama” ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme” suçlamalarından hapis cezasına çarptırıldı. Kaftancıoğlu’na örgüt propagandasından 1 yıl 6 ay, kamu görevlisine alenen hakaretten 1 yıl 6 ay 20 gün, Cumhurbaşkanına hakaretten 2 yıl 4 ay, Türkiye Cumhuriyeti’ni alenen aşağılamaktan 1 yıl 8 ay, halkı kin ve düşmanlığa tahrikten 2 yıl 8 ay, toplamda 9 yıl 8 ay hapis cezası verildi. Kaftancıoğlu’na mahkeme önünde şiir okuduğu ve pişmanlık göstermediği gerekçesiyle erteleme uygulanmadı.
Değil 17 yıl 27 yıl bile ceza verseler yine hakikati söylerim. Sizler de hakikati arayın, ona yaklaştığınızda özgürleştiğinizi hissedeceksiniz. Bu hakikat hepimizi özgürleştirecek. Emin olduğun en temel gerçek özgürlüğü ve yaşamayı bağımsız olarak savunmaktır.
Kaftancıoğlu’nun Savunması
Canan Kaftancıoğlu CHP İstanbul İl Başkanı olduğu günden beri gerek CHP’nin ulusalcı sağ kanadı tarafından gerekse de AKP-MHP bloku tarafından her fırsatta hedef gösterildi. İlk ihbarcılık CHP’nin finansmanıyla yayın yapan Halk TV’den gelmiştir. Ardından Aydınlık onu ana manşetten hedef göstermiştir. Bu operasyonlardan sonra Kaftancıoğlu hakkında sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek üstte bahsettiğimiz suçlardan soruşturma açılmıştır.
Kaftancıoğlu’nu Hedef Haline Getiren Neydi?
Kaftancıoğlu klasik statükocu CHP anlayışının dışında, görece daha solda kalan görüşlere sahipti. Kaftancıoğlu uzun süre insan hakları aktivistliği yapmış bir adaydı. Kongrede Gezi isyanında hayatını kaybedenleri anmış, Kobani’ye dayanışma mesajı göndermiş, Ermeni soykırımı ile ilgili CHP’ye göre muhalif görüşlerde bulunmuştu.
Bu çizgi klasik Kemalist statükocu CHP geleneğinin kaldıramayacağı türdendi. CHP’nin kırmızı çizgileri dışında kalan birinin İstanbul il Başkanlığı gibi önemli bir pozisyona gelmesi statükocu Kemalist kanadı tedirgin etmişti. Bugün Kaftancıoğlu’nu ilk hedef gösteren ulusalcı CHP kanadı, hiçbir şey yokmuş gibi karara tepki gösteren açıklamalar içerisinde yer almaktadır.
Kaftancıoğlu’nun İstanbul yerel seçimlerinde sergilediği performans AKP’nin İstanbul’u kaybetmesinde etkili olmuştu. HDP tabanıyla etkileşim kuran, HDP ile dirsek teması içinde bulunan bir CHP, Erdoğan’ın iktidarını tehtid eden bir pozisyona evrilmektedir. Amed, Wan, Mérdin’e atanan kayyumlara CHP’nin sessiz kalmaması ve İstanbul Belediye Başkanı İmamoğlu’nun Diyarbakır’a gidip görevden alınan Eş Belediye Başkanlarına dayanışma ziyaretinde bulunması Erdoğan’ın tüm tepkisini üzerine toplamıştır. Hemen sonra AKP dönemindeki israf ve yolsuzlukları teşhir etmek için Erdoğan için sembolik öneme sahip Yenikapı Meydanında Belediyenin makam araçlarını sergileyen İmamoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından İBB’ye kayyum atanması ile tehtid edilmiştir.
31 Mart seçimlerinden sonra Erdoğan’ın normalleşeceğini, sistemde restorasyona gideceğini umanlar bugün Erdoğan rejiminin baskısı altında nefes almakta zorlanmaktadır. Erdoğan diktatörlüğü kendine muhalif olan ne varsa hepsini ezmeye yeminlidir. Buna düzen muhalafeti de dahildir. Hukuk, demokrasi, parlementer yollarla mücadele çağrısı yapmak, Erdoğan’ın gazabına teslim olmaktır.
Herşey hukuka uygundur çünkü hukuk kurallarını egemenler belirler ve uygulatır. Hukuk burjuva devletin zor aygıtlarından birisidir. Ona kutsallık atfetmek burjuva devletin aygıtlarını ve suçlarını aklamaktır. Adalet burjuva devlet aygıtlarının kurumlarında aranmaz çünkü adaletsizliğin kaynağı onların ta kendisidir. Marksizmin adaleti sınıf savaşından geçer, tüm burjuva devlet aygıtlarının ilgasından geçer. Adalet arayan, adaletsizliklerin kaynağı olan burjuva devlet aygıtına karşı devrimci mücadeleyi göze almalıdır, aksi takdirde bir gün sıra ona da gelecektir.