9 Mayıs’ta Sri Lanka Başbakanı Mahinda Rajapakasa istifa etti. 9 Temmuz’da, bir halk ayaklanması kardeşi Başbakan Gotabaya Rajapakasa’yı devirdi.

Baskın, Parçalanmış ve İstikrarsız Bir Devlet

1948’den beri bağımsız, 23 milyon nüfuslu küçük bir ülke olan Sri Lanka, emperyalizm çağında sermayenin tüm çelişkilerin yoğunlaştığı bir ülkedir.
Eski Hint İmparatorluğuna bağımsızlık vermeye zorlanan İngiliz devleti, 1947’de onu bilerek parçaladı. Kendi devletlerini kurmaya hevesli kapitalistler ve yerel toprak sahiplerinin suç ortaklığına güveniyordu. Hegemonya kurmak için (Hindistan) veya ayrılığı meşrulaştırmak için (Pakistan, Seylan-Sri Lanka) sıklıkla dini farklılıklara oynuyordu. Sonuç olarak, kapitalizm öncesi sosyal yapılar (Hindistan’daki kastlar dahil) korunur ve her yeni burjuva devleti, içindeki etnik veya dini azınlıkların ezicisi olarak varlığını sürdürür. Herkes, özellikle küçük olanlar emperyalist güçlere karşı daha savunmasız konuma düşer.
Böylece, Seylan-Sri Lanka’nın burjuva devleti, 1948’de, geri kalmış parlamentonun Budist çoğunluğunu öne sürerek Hindistan’a katılmayı reddetti. Ekonomi, daha sonra Hint kökenli tarım işçileri olan Tamiller tarafından yetiştirilen çayın ihracatına odaklanmaktadır. Kurulan rejim parlementer (tek meclis) ama 1978’de Cumhurbaşkanlığı sistemi gelmiştir. İki ana burjuva partisi, Birleşik Ulusal Parti (UNP) ve Sri Lanka Özgürlük Partisi (SLFB), seçimlere göre iktidar değiştirmektedir. UNP ve SLFB, Tamil azınlığa( nüfusun %18’i), Hindulara(%15), Hristiyanlara(%8) ve Müslümanlara( %7) karşı ayrımcılık yapmaktadır.
Ancak işçi sınıfı o dönemlerde burjuvaziye karşı Tamilleri ve kendi sınıfsal çıkarlarını savunmak için bir yol çizemediler. Çünkü işçi sınıfı saflarında yer alan partiler ihanet ettiler. Anti emperyalist birleşik cephe adına, burjuvaziyle ittifak yaptılar. Stalinci CPSL partisi ve 4. Enternasyonal’den kopan oportünist LSSP’nin eski kesimi, 1963’te burjuvazinin ana partilerinden olan SLFB tarafından yönetilen halk cephesi hükümetine katıldılar. Daha sonra, Stalinci ve Sinhalese şovenist gerilla hareketi (JVP) 2004 yılında SLFB bloğuna katıldı.
Sonuç olarak, Tamil nüfusunun bir kısmı, her ikiside Sinhalese işçilerine hitap etmekten aciz olan parlementer (TNA) veya silahlı (LTTE) milliyetçi hareketinin arkasında saflaşmaya itilmektedir. 1983’ten 2009’a kadar ülke, LTTE gerillalarının kanlı bir şekilde sonuçlanan bir iç savaşını yaşadı. Bu iç savaştan sonra ordu önemli ölçüde güçlenmiştir. Kamu harcamalarının %12’sini ordu tekelinde tutmaktadır.( eğitim %8, sağlık %10)
İç savaş hükümetlerinde asker veya başbakan olan SLFB’nin iki figürü olan Rajapaksa kardeşler, 2018’de ruhban sınıflardan destek alarak şovenist bir parti olan SLPP’yi kurdular. Burjuva partileri SLPP ve SLFP’nin( iki geleneksel işçi partisi CPSL ve LSSP) liderliğinde kurulan halk cephesi koalisyonu, 2019 Cumhurbaşkanlığı, 2020 meclis seçimlerini kazanır. Kardeşlerden biri Cumhurbaşkanı biri Başkan olur.

Bağımlılıktan Açlığa

Ülke hızla küresel kapitalizme entegre oldu. Ülkeyi yöneten çeşitli burjuva hükümetler, özel ekonomik bölgeler (SEZ’ler) kurmuşlardır. Tekstil fabrikaları doğrudan dünya pazarıyla bağlantılıdır ve orada şirketleri aracılığıyla faaliyet gösteren çeşitli emperyalizmler, adanın çalışanlarının zararına önemli kârlar elde etmektedir. Aslında, Güneydoğu Asya’daki gerçek kapitalizm merkezleri konumundadır. Mal alışverişini kolaylaştırmak için ülkede, özellikle 2004 tsunamisinden bu yana limanlar,
demiryolları, havalanları inşa edildi. Bu alt yapılar sözde ipek yolu programı çerçevesinde Çin ile ihracat ağını kolaylaştırdı. Çin, tek başına Sri Lanka borcunun %19’una sahip. Ülke, Çin emperyalizmi ile Hint emperyalizmi arasındaki çatışmada önemli bir faktör haline geldi. Ancak ülke aynı zamanda Rus, Japon, Amerikan, Avusturya ve İngiliz emperyalizmleri arasındaki rekabetende payını almaktadır.
Son olarak, Sri Lankalı işçilerinin büyük bir diasporası, uluslarası ticaret gemilerinde ve Basra Körfezi ülkelerinin ekonomilerinde sömürülmektedir.
2019’da islamcı saldırılar yaşandı ( 3 Hotel ve 3 Hristiyan kilisesine yönelik 258 ölüme neden oldu) ve Covid pandemisi nedeniyle turizm çöktü. 51 milyar doları bulan dış borç, 2022’nin başında ülkenin ödeme gücünün düşmesine neden oldu. Nitekim dörtnala yükselen enflasyon (geçen ay yıllandırılmış enflasyon %54,6’ya ulaştı ve gıda fiyatları %80.1 arttı) kitlesel işsizlik %80.1’e yükseldi. Bu durum milyonlarca kentli işçi ve köylünün yoksullaşmasına neden oldu.
Rus-Ukranya savaşı, gıda; yakıt ve ilaç tedarikinde zorluklar yaratmaktadır. Gübre eksikliği ve mahsüllerin kontrolsüz organik üretime dönüştürülmesi nedeniyle tarım çökmekte, 6 milyondan fazla insan bir sonraki öğün yemeği nasıl bulacağını kara kara düşünmektedir. Sonuç olarak, Sri Lanka, yılın başından beri çok önemli kitle hareketlerinin yeri haline gelmiştir.

Kitleler Başkanlık Sarayını Ele Geçirdi

Binlerce gösterici “Eve git” yani Cumhurbaşkanı Rajapakse’nin istifası, aynı zamanda “225 eve git” yani ulusal meclis milletvekili sayısı” sloganları eşliğinde Başkanlık Sarayını bastı. Bu durum küresel öneme sahip bir olaydır. Sinhalese’deki bu aragalaya hareketi, sendikaların Sendika Kordinasyon Merkezi’nin (TUCC) topladığı güçlü 28 Nisan ve 6 Mayıs grev günlerini geride bırakarak Nisan ayından itibaren kreşendoya giden kitlelerin seferberliğini somutlaştırdı. Sendika bürokratları, taleplerini ücret artışları ve temel ihtiyaç maddelerinin fiyatını düşürmekle sınırladı. Ancak işçiler daha fazlasını talep ettiler. İşçiler 3 ay boyunca ülke çapında sürekli ve yaygın protestolarla Cumhurbaşkanının istifasını ve ekonomik krizin faturasını ödememeyi talep ettiler.
Bu ayaklanma, işçi sınıfının mevcut liderliklerinin işi gibi görünmüyor, ancak işçi liderleri sendikalara ve siyasi partilere danışmaktadırlar. İçinde bulunduğumuz bu aşamada öğrenci koordinasyonu dışında demokratik mücadele organları ortaya çıkmıyor. Kitlelerin bu ilk zaferi hiçbir şekilde durumu çözemez, çünkü sovyetler ve devrimci bir işçi partisinin yokluğunda, egemen sınıfın manevralarını engelemek ve iktidarın işçiler tarafından ele geçirilmesine doğru ilerlemek daha zor olacaktır.

Burjuvazi Toparlanmaya Çalışıyor

Sarayın ele geçirilmesinin şokunu yaşadıktan sonra, Genelkurmay da dahil olmak üzere burjuvazinin siyasi personeli ve burjuva devlet aygıtı yeniden insiyatif almaya çalıştı. 20 Temmuz’da, burjuva demokrasisinin bir dönüm noktası olan Ulusal Meclis, giden Başbakan Ranil Wickremesinghe’nin (2020’de milletvekili alamamış eski burjuva partisi UNP) şahsında yeni bir başkan atadı.
Tüm burjuva partileri (SLPP, SLFB, UNP, TNA…) sözde sivil toplum örgütleri ve hareketin kontrolsüz liderlerinin yanısıra sendika liderleri, JVP ve onun bölünmüş FSP’si anayasa ve parlamentonun kutsallığını ilan etmektedir.
Wickremesinghe daha önce protestocuları “faşiştler” olarak adlandırmıştı. Cumhurbaşkanı atanır atanmaz “Hükümeti devirmek, kamu binalarına el koymak demokratik değil, yasadışıdır” dedi. Yeni hükümet olağanüstü hal ilan etmekte, halk ayaklanmalarının öncüleri hakkında tutuklama emirleri çıkartmaktadır.
Emperyalist Devletler Endişeli

Uluslarası düzeyde ulusal birlik çözümünü sunan bu ülkede faaliyet gösteren çeşitli emperyalizmler Birleşmiş Milletler’de kaygılarını dile getirdiler. Gelecekteki ekonomik yardımları Sri Lanka’da ” normale” dönüş şartına bağlıyorlar. İMF, uluslarası finans kapital ve ülkenin kreditörleri adına, yaygın kıtlık, sağlık sisteminde çöküş yaşanırken işçilerin acılarını ağırlaştıracak sert önlemler konusunda ısrar etmektedir. Ancak JVP’de dahil olmak üzere tüm meclis partileri, İMF’den borç dilenmek ve İMF programını uygulamak dışında alternatif olmadığını söylemektedir. Ulusal Birliğin, yeni seçimlerin, veya kurucu meclis savunucuları burjuva devletin üzerini örtmek için çaba sarfetmektedir. İşçi sınıfı bunların karşısına burjuva devleti parçalamak için, işçi konseylerine dayanan bir iktidar perspektifiyle çıkmalıdır.

İşçi Sınıfının Zaferi İçin Görevler

*) Tüm işçi örgütleri burjuvaziden, onun tüm partilerinden, devletinden derhal kopmalıdır. (Liberal burjuvazi tarafından Sudan’daki gibi orduyla örgütlenen geçiş yok)
*) İşçilerin, emekçilerin, öğrencilerin, yoksul köylülerin, kadınların, Teamüllerin, Hindu, Müslüman, Hristiyan dini azınlıkların öz örgütlenme teşkilatlarına ihtiyacımız vardır. Sudan, Tunus, Şili’de olduğu gibi burjuva devletin “egemen bir kurucu meclis” aracılığıyla sıvanmasından kaçınılmalıdır.
*) Acil demokratik ve sosyal taleplerin karşılanabilmesi için iktidar burjuvaziden işçi sınıfına geçmelidir. Geleceğin işçi hükümetinin ayakta kalabilmesi için devrimin komşu ülkelere özellikle Hindistan’a yayılması gerekmektedir.
*) Kahrolsun yeni Başkan Ranil Wickremesinghe!
*) Kahrolsun Ulusal Meclis ve 225 temsilci!
*) Burjuva hükümetiyle diyalog yok! Bu hükümetten ve çeşitli burjuva güçlerden işçi olduklarını iddia eden parti sendika liderleri derhal ihraç edilsin!
*) Sri Lanka alacaklılarına tek bir rupi yok! Dış Borçlar tek taraflı fesh edilsin! İmdiden çıkılsın!
*) Hintli, Çinli, Rus, İngiliz, Japon, Amerikan emperyalistlerinden uzak durulsun!
*) Tüm siyasi tutsaklara özgürlük!
*) Eylem, örgütlenme, ifade, Basın, Medya özgürlüğü!
*) İşyerlerinde, okullarda, mahallelerde, kentlerde eylem komiteleri!
*) Delegelerin seçilmesi ve bu komitelerin merkezi bir mücadele komitesi haline getirilmesi!
*) Eylemlerde grevlerde öz savunma komiteleri kurulsun!
*) Burjuva cumhuriyetin ve Cumhurbaşkanlığının kaldırılması!
*) Burjuva devletin baskı aygıtları ve sivil faşişt çeteler silâhlı işçi milisleri tarafından dağıtılsın!
*) Devletin laikliği, dün dini azınlıklara eşitlik, Kadınlar için eşitlik!
*) Tamillerin kendi kaderini tayin etme hakkı!
*) Ücretsiz kaliteli bakım! Ev işleri toplumsallaştırılsın!
*) Herkes için iş ve konut!
*) Büyük Özel şirketler işçi denetiminde kamulaştırılsın!
*) Tarımsal gıda üretimini artırmak için etkili gübreleme ve çiftçilere devlet desteği! Büyük şehirlerin gıda tedariği organizasyonu!
*) Ücretlerde oynak merdiven sistemi!
*) İşçi köylü hükümeti!
*) Hindistan Alt Kıtasının Sosyalist Federasyonu!