Türkiye uzun bir zamandır tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden biriyle boğuşmaktadır. Her ne kadar Erdoğan rejimi uzun bir süre “Kriz yok, ‘dış mihraklar’ var” dese de, artık krizin varlığını işveren örgütleri bile yüksek sesle dile getirmektedir. Önlenemeyen kriz emekçi kitlelerde ölümcül yıkımları beraberinde getirmektedir. Ardı arkası kesilmeyen zamlar, önlenemeyen enflasyon artışları, her gün kendi rekorunu kıran işsizler ordusu…
Emekçi kitleler açlık ve sefalete mahkum edilmekte, haklarını aramaya, mevcut düzene tepki gösterdiklerinde sermaye devletinin tüm baskılarını kendi üzerlerinde bulmaktadırlar. Devlet tüm imkanlarını patronlar için seferber ederek, krizin tüm yükünü emekçilerin sırtına yüklemektedir. Devletin ve sermayenin ikincil aygıtına dönmüş sendikal bürokasi ile de emekçi kitleler kontrol altında tutulmaya çalışılmaktadır.
Devletin ve sendika bürokasisinin patronlara sunduğu destek ile patronlar daha fazlasını istemektedir ve bu taleplerini de her platformda yüksek sesle dile getirmektedirler.
Artık patronlar işçilere maaş ödemek istemiyorlar. Hükümet bu taleplerini yerine getiren uygulamalar gerçekleştirmektedir. İşsizlik fonu patronların hizmetine açarak, İŞ-KUR yardımıyla patronların emek maliyetlerini üstlenmektedir. Artık patronlar işçilerin hiçbir sosyal haklarının olmamasını, hiçbir engel olmadan canının istediği işçiyi işten atma özgürlüğü istemektedir. Hükümet bu taleplerini gündeme alarak işçilerin son kalan kazanımı olan Kıdem Tazminatını kaldırmak için hazırlıklara başlamıştır. Sendika bürokatları ise göstermelik açıklamalarla günü kurtarmanın derdindedir. Patronlar artık işçinin SSK pirimini ödemek istememektedir ve hükümet de bu talebi kabul ederek zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemini (BES) getirme çalışmaları içindedir.
Sermaye sınıfının ve kapitalist devletin aygıtınadönmüş olan sendikalardan nebir ses ne de bir eylem planı gelmektedir. patronlar taleplerini sunmakta, hükümet ve sendikalar yardımıyla tüm talepleri hayat bulmaktadır. Patronların her hayat bulan talebi emekçi yığınlarda yoksulluk, işsizlik ve güvencesizlik olarak vücut bulmaktadır.
Patronların son talebi tüm birikmiş borçlarını devlete ödetmekti. Sözün kısası patronlar artık borç ve işçi ücreti ödemek istemiyor, sadece ama sadece kâr istiyor. Birçok farklı sektörden patron bu talebini yüksek sesle dile getirdiler. Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran konkardato ilan eden firmaların borçlu oldukları firmalara 3 aydan 2 yıla kadar ödeme yapmadığını belirterek, firmaların borçlarının devlet tarafından ödenmesi gerektiğini belirtti. Mecliste toplantı düzenleyen CHP Kocaeli mebusu Tahsin Tarhan da otomativ sektörünün canlanması için hükümete çağrıda bulundu:
En kısa sürede otomativ sektörünün geleceği planlanarak uygun politikaların belirlenmesi için iktidar & muhalefet ayrımı yapmadan elimizi taşın altına koymanın zamanı gelmiştir. Ticaret ve Sanayi bakanlığını ortak, acil eylem planı hazırlamaya çağırıyorum.
Tahsin Tarhan
Mesele patronlar olduğu vakit tüm düzen partileri birlik olmaktadır. CHP mebusu Tarhan’ın sektörü canlandırmaktan kastettiği otomotiv patronlarının daha fazla kâr etmesi için emekçilerin sırtına yeni yükler bindirmektir. Bu yüzden de CHP olarak hükümete karşılıksız çek vereceklerini bildirmişlerdir.
Benzer bir talepte Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı Mithat Yenigün’den geldi:
Bugün itibarıyla 800 bin ile 1 milyon arasında konut stoku vardır. Konutlar fon tarafından alınırsa sorun çözülmüş olacak. Fonu, Türkiye Emlak Katılım Bankası oluşturabilir.
Mithat Yenigün
Müteahhitler Başkanı satamadığı konutları devlet yardımıyla elden çıkartıp, kâr etme derdinde.
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, Ticaret ve Tarım Bakanlığı bürokatlarının katılımıyla gerçekleştirilen Kanatlı Sektör Çalıştayında sektör temsilcileri ‘Acil Eylem Planı’ oluşturulmasını istediler. Hükümetten Irak pazarının acilen açılması için gerekli girişimlerde bulunulması talep edilirken SGK primleri, Ziraat ve Eximbank kredilerinin ertelenmesini ve KDV’nin %1’e indirilmesini istedi.
Liberal iktisatçıların ağızlarına sakız ettikleri bir önerme vardır: “Devlet ekonomiye karışmaz, serbest piyasanın önünü açar”
Bir asırdan fazla bir süredir, burjuva iktisatçıların bu tezleri çökmektedir. Devlet burjuvazinin önünü açmakta ve daha fazla kâr etmesini sağlamaktadır.Kapitalizm küresel ölçekte 15-20 yılda bir kriz süreci yaşamakta ve devlet krizin tüm yükünü emekçi kitlelere yükleyerek burjuvazinin borçlarını ve sebep oldukları krizin faturasını ödetmektedir.
Buna ek olarak ağızlarına sakız ettikleri bir diğer önerme de kaynakların sınırlı, ithiyaçların sınırsız olduğu ve bu nedenle de sosyalizmin mümkün olmadığıdır. Bunu diyenlerin kendi savundukları ekonomik sistemin mottosunun “Kaynaklar sınırsız, ithiyaçlar da sınırsız!” olduğunu fark etmekten aciz olması ne acınasıdır!
Kapitalizm işte bu nedenle aşırı üretim krizlerine neden olur, doğal kaynakları sonuna kadar sömürür, ekolojiyi çökertir ve insanları bireysel çıkar hariç hiçbir motivasyonu olmayan sürüngen beyinli birer psikopata dönüştürür. Sonra da insan doğasının maddi şartlardan bağımsız olmadığını kavramaktan aciz liberaller bunu sosyalizme karşı ileri sürer. O da yetmez ise SSCB türevi Stalinist bürokratik diktatörlükleri ‘sosyalizm’ etiketi ile pazarlarlar.
Liberallerin sık bir şekilde kullandığı bu boş argümanların eleştirisinden sonra yazımıza devam edersek…
Devletin her zaman ekonomiye müdahalesi vardır fakat burada belirleyici olan devletin hangi sınıfın çıkarlarına hizmet ettiği ve refahı için seferber olduğudur. Bugün Türk sermaye devleti ve sendikal bürokasi tüm imkanlarını burjuvazinin refahı için seferber etmiş durumdadır. Bu seferberlik emekçi yığınları yoksulluğa ve esarete mahkum etmektedir.
İşçi sınıfına bu esareti sonsuza dek yaşatmaya yeminli burjuvazi ve onun devletinden kurtulmanın tek yolu işçi sınıfının öz örgütleriyle, ekonomik ve siyasal talepleriyle, programıyla, Devrimci Komünist Partisiyle sermayenin ve sendikal bürokrasinin karşısına çıkmaktan geçmektedir.
İşçi Sınıfı Örgütüyle Güçlüdür!
Devrim için Devrimci Komünist Parti!
Devrimci Komünist Parti için Devrimci Hazırlık!