Birleşmiş Milletler’in boş koltuklarına atılan nutukların, dış politika açısından hiçbir anlam taşımazken sadece içerde, milyonlarca emekçi ve ezilen açısından manipülasyon yaratmaya yaradığını görüyoruz. Zira TC sınırları içindeki görsel ve yazılı basının %80’ini elinde bulunduran Akp-Erdoğan diktatörlüğünün yandaş medyası ve bu anlamda mevcut gelişmelerde Akp-Erdoğan diktatörlüğüyle çıkarları ortaklaşan buruva basın ne kadar tersi iddialarda bulunup, allayıp pullayıp parlatmaya çalışsa da durum hiç de onların parlatmaya çalıştığı gibi değil!

Yaşadığımız topraklarda sömürünün ve AKP-Erdoğan Diktatötlüğünün devam etmesi için her türlü medyatik desteği esirgemeyen basının yalanlarının Suriye ve “Fırat Kalkanı” konusunda da karşımıza benzer bir manzara ve intiba uyandırılarak yansıtılmaya çalışıldığı görülmekte. 15 Temmuz “kahramanı” Özel Kuvvetler güzellemeleriyle süslenen Cihadçı çetelerle kolkola görsellerin paylaşılması ne yazık ki içeride ezilen emekçi milyonlar açısından benzer bir yanılsamayı yaratmakta.

Gücünü koruyan ordumuz ve onlar tarafından askeri disipline göre hazırlanan ve güya düzenli hale getirilen ÖSO birlikleri , IŞİD tarafından taktik olarak boşaltıldığı anlaşılan köylere ve Cerablus ile Rai gibi kentlere pek rahat bir şekilde girip bir de bu girişleri Mehmetçik basın tarafından görsel “şov”larla süsleniyordu. Bütün bunları şaşalı söylemlerle bizlere sunan Akp-Erdoğan diktatötlüğü ve onun medyasına göre herşey tozpembe bir rahatlıkla halledilmiş bulunmaktaydı. Hatta Cerablus ve diğer oturumlara güya yerlileri bir bir geri dönmekteydiler.

Oysa şimdi görmekteyiz ki bütün allayıp pullamalarına, şatafatlı övgülerine ve kendi kendilerine gelin güvey olmalarına rağmen gerçeklik hiç de bizlere yansıtıldığı gibi değil! Zira 20 kadar köyü IŞİD hızlı bir şekilde geri almış görülmekte ve buralara övülüp bitirilemeyen “eğitim”lerden geçip konuşlandırıldığı söylenen ÖSO güçlerinin bırakın IŞİD karşısında sağlam bir mukavemet göstermesini, ellerindeki ateş gücünün yeniliği ve üstünlüğüne rağmen pek bir direnç gösterememişler, üstüne üstlük silahlarını bırakarak Türk sınırına doğru hız kesmeksizin kaçmaya başlamışlardır.

Böylece güya sınırdan uzaklaştırılan IŞİD yeniden Türk sınırına yerleşmiş ve yeniden IŞİD tarafından Kilis’e roketli bir saldırıda bulunulup 5’i çocuk 6 kişide yaralanmıştır.

Öbür taraftan Akp-Erdoğan diktatörlüğünün sözcülerinin El Bab’ı alacağı söylemlerinin gelinen yerde bir hayalden öteye anlamı bulunmayacağının görülmesiyle birlikte bu hayalde ısrarın onları başka bir hamleye zorladığı da apaçık görülmektedir: Piyade birliklerinin devreye sokulması…

Anlaşılan o ki AKP-Erdoğan diktatörlüğü şimdiye kadar -resmi açıklamalara göre- TC ve IŞİD muharebelerinde vurulan 4-5 tank ve yaşamını yitiren 10 askere yenilerinin eklenmesi için oldukça heveslidir.

Bu da göstermektedir ki büyük tantanalarla sahneye sürülen “Fırat Kalkanı” harekatının koşar adım bataklıkta daha bir dibe batma operasyonu olduğu ve bu saatten sonra Suriye’den çekilmek dışında her adımın bu batışı daha da hızlandıracağı kesindir. Ve Bu bataklığa doğru koşar adım atılan her hamle TC egemenleri ve sermaye çevrelerinden çok milyonlarca işçi-emekçi ve ezilenin evlerine düşecek evlat acısı, yoksulluk, yokluk ve yıkımdan başka bir sonuç doğurmayacaktır.

Şoven histerik duygularla hakaretler yağdırılıp gerçekliğin karartılması sağlanan Salih Müslim’in sözü ne diyordu sahi: “Türkiye, Suriye batağında çok şey kaybedecektir!”

 

Serkan Cibran