Bir yandan iktidara yakın medya organları Türkiye ekonomisinin göklerde olduğunun, kalkınığının propogandasını yapmakta fakat buna kendi tabanlarını dahi inandırmayı başaramamaktadır. Ekonomi göklerde propogandası ne sıklıkta yapılırsa yapılsın, pazarda ve gündelik hayatın akışında bunun koca bir yalan olduğu kendisini göstermektedir. Enflasyonun hızla artması, döviz kurunda önü alınamayan dalgalanmalar, durmadan büyüyen işsizler ordusu ve gündelik hayatın sıradanlaşmış olgusuna dönüşmüş zamlar…

Krizin tüm bedelini emekçilerin sırtına yükleyen Erdoğan ve patronlar krizi fırsata çevirmek için herşeye istikrarlı şekilde zam yapmaktan kendisini alamamaktadır. Zamlar emekçi kitleleri yoksulluğa ve sefalete sürüklemektedir.

Kış mevsimine girmeye hazırlandığımız bu dönemde, kış ayının en mühim iki ihtiyacına zam üstüne zam geldi. Doğalgaz ve elektriğe son bir ay içerisinde tekrar zam geldi. Doğalgaza 1 Ağustos’ta %14,97 zam yapılmıştı. 30 Gün gibi kısa bir sürede konut ve ticarethanelerde kullanılan doğalgazın fiyatına 1 Eylül’den itibaren geçerli olmak üzere %14,9 daha zam geldi. Elektrik fiyatlarına ise 1 Ekim’den itibaren geçerli olmak üzere %14,9 zam yapıldı. Elektriğe ortalama olarak 3 ayda bir zam yapılmaktadır. Son 2 yılda konutlarda kullanılan elektriğe %72,6 oranında rekor zam geldi. Son iki yılda elektriğe yapılan zamlar şöyledir:

1 Ocak 2018 %8,8
1 Nisan 2018 %2,89
1 Ağustos 2018 %14
1 Eylül 2018 %14
1 Temmuz 2019 %15

Elektrik, doğalgaz zamlarına paralel olarak, gıda, ulaşım, konut, eğitim gibi yaşam ihtiyaçları da sürekli zamlanmaktadır. Son istatistiklere göre 1 yıl boyunca elektriğe %60, doğalgaza %52, akaryakıta %30, gıdaya %50, beyaz ete %40, süte %50 zam yapılmış…

Emekçilerin aldıkları ücretler buzdan hızlı erimekte, alım gücü diplere vurmakta, işsizler ordusu her gün yeni bir rekor kırmaktadır. Hayat pahalılığındaki istikrarlı artış emekçi kitlelerde kıtlık tehtidinin zeminini yaratmaktadır. Emekçilerin, tüm emek ve demokrasi güçlerinin hayat pahalılığına ve enflasyona karşı uzlaşmaz bir mücadele yürütmesi gerekmektedir. Bugün emekçi hareketin yapması gereken şey hayat pahalılığını ve gelen zamları teşhir etmekten çok daha fazlası olmak zorundadır. Çünkü gelen zamları ve hayat pahalılığını teşhir etmek için ekstra bir çabaya gerek yoktur. Hayatın olağan akışı tüm soğukluğuyla emekçi kitlelerde kendisini hissettirmektedir. Zamlar geri alınsın talebi emekçi kitlelerin derdine derman olacak nitelikte değildir. Zamların bir kısmı geri alınsa da hayat pahalılığı ve yoksulluk varlığını korumaya devam etmekle birlikte enflasyon karşısında emekçilerin ücretleri erimeye devam edecektir. İşçi hareketi kendisini zamlardan ve hayat pahalılığından koruyacak bir ücret sistemi için mücadele etmek zorundadır. Bu sistemin adı da “Ücretlerde Oynak Merdiven Sistemi” olur.

Ücretlerde Oynak Merdiven Sistemi

Enflasyon artışı, döviz kurundaki sürekli dalgalanmalar, zamları da beraberinde getirmektedir. Asgari ücretin yıllık olarak belirlenmesi, toplu iş sözleşmelerinin yılda bir veya iki yılda bir yapıldığı göz önüne alınırsa, ekonomik krizlerin yaşanmadığı dönemlerde bile işçilerin ücretleri sürekli erime tehtidi altındadır. Bu durum ekonomik kriz dönemlerinde kendisini daha şiddetli şekilde göstermektedir. İşçiler, enflasyon ve zamlar karşısında ücretlerin erimesini azaltmak için değil tamamen ortadan kaldırmak için mücadele etmelidir. Bunun tek çözümü ise “Ücretlerde Oynak Merdiven Sistemi” olur.

Bu sistemin temelinde her ay tüketim ürünlerine gelen zam miktarıyla eşit miktarda zam gelmesi vardır. Bu sistemdeki fiyat artışları işçi ailelerinin temel ihtiyaçlarını baz alır. Gıda, barınma, ulaşım, elektrik, su, doğalgaz…

Tüketim mallarındaki fiyat artışı oranında ücretlerin otomatik olarak artırılması sağlanmaktadır. Sözün kısası bu sistemde temel yaşam ihtiyaçlarına gelen zam oranı kadar işçi ücretlerine zam gelir. Bu sistem hayat pahalılığına, enflasyon ve zamlar karşısında işçi sınıfını koruyan tek sistemdir. Zamlar ve enflasyon karşısında, işçi hareketinin talepleri olan zamların geri alınması ve ücret miktarlarına yapılan zam oranlarının enflasyonun altına düşmemesi yalnızca ücretlerin erimesini yavaşlatır, ama hiçbir koşulda durdurmaz. O yüzdendir ki, işçi hareketinin zamlar ve hayat pahalılığı karşısındaki ana talebi: “Ücretlerde Oynak Merdiven Sisteminin” getirilmesi olmalıdır.