Britanya İşçi Partisi Lenin’in tarif ettiği burjuva işçi partisi karakterine oturan, köklü bir geçmişi olan işçi sınıfının kendi partisi olarak görüp oy verdiği partidir. Sendikalar siyasi olarak partiye bağlıdır ve partiye mali destek verirler. Programatik olarak, sistem içerisinde işçi sınıfının yaşamında iyileştirmeler yapmak dışında bir perspektifi olmayan parti, Tony Blair’in başkanlığından sonra tamamen sağa kaymaya başlamıştır. Irak işgaline ortak olan ve savaşın bedelini Britanya işçi sınıfına ödeten neo-liberal politikalarla birlikte, işçi sınıfı içinde güvenini ve desteğini önemli ölçüde kaybetmiştir. Yıllardır gelenek haline gelmiş, sendikaların siyasi olarak partiye bağlı olması dahi yara almış, desteğini kaybetmesine yol açmıştır. Partinin hızla sağa kaymasının sonucu olarak, güç kaybetme sürecine girmiş, bu durumda partinin sol kanadının güçlenmesine sebep olmuştur. Geçen yıl yapılan parti başkanlığı seçimlerinden solcu aktivist ve muhalif kimliği ile tanınan Corbyn aday oldu. Sürpriz bir şekilde oyların yüzde 60’ını alarak zafer kazandı. Bunun getirdiği olumlu hava ile partiye küsmüş sol tabanda, işçi sınıfı ve gençlik içinde partiye olumlu bir yöneliş başladı. Sol söylemlerle parti başkanlığına gelen Corbyn, bu duruşuna çok sahip çıkamadı. Yıllarca AB’yi eleştiren Corbyn, referandumda sağ kanatın baskısıyla eveti savundu. Buna rağmen partinin sağ kanadını memnun etmeye yeterli olmadı. 1 yıl sonra parti içinde tekrar başkanlık yarışı başladı. Bu yarışma, partinin sağ ve sol kanatları arasında kıyasıya bir mücadele başladı. Corbyn partinin sağ kanadı tarafından topa tululuyordu. Sağ kanatın bu saldırılarına bir yenisi daha eklendi :”Troçkizm heyulası”
Sağ kanat önderleri, Troçkistlerin partiye sızmış olduğunu, gençleri kandırdığını Corbyn’inde bunların önünü açtığını, Troçkistlerin hedefinin parti liderliğini ele geçirmek olduğunu, bu durumun gerek parti için gereksede Britanya demokrasisi için hayati bir tehdit olduğunu savunmaktadırlar. Bunca saldırıya rağmen hâlâ seçimin favorisi Corbyn’dir. Bu durum Corbyn’in başarısı değil, Troçkistlerin başarısızlığıdır. İşçi sınıfı ve gençliğe alternatif olamadığı için muhalifleri burjuvazinin sol kanadının siyasi önderliğinde toplanmasını sağlamaktadır. Britanya Troçkistleri arasında, işçi partisi içinde entrizm tartışmaları güncellenmiştir. İşçi Partisinin entrizme uygun bir noktaya geldiği savunulmaktadır.
Entrizm Nedir?
Entrizm herşeyden önce strateji değil, taktiktir. Sınıfın üzerinde önemli bir etkiye sahip, işçi sınıfı tabanı olan bir örgüte grup olarak girerek, işçi sınıfının militanları ve öncü kesimleri ile sıkı bağ kurarak, onlara devrimci fikirler etrafında örgütlemek. Örgütlenen toplamının reformist önderliğe karşı muhalefet edecek bir yapıya bürünüp, daha sonra partiden kopup, kendi bağımsız sınıf perspektifi ile inşasına daha güçlü şekilde devam etmektedir. Entrizmi belirleyen ana soru:” Bunun hangi politika ile hangi amaçla ve hangi koşullar altında yapılacağıdır. Amaç işçi sınıfının öncü kesimlerini kazanıp reformist önderlikten kurtarıp, kendi politik inşasına güç biriktirmiş bir şekilde devam etmek midir? Yoksa reformist partinin tamamını, hatta parti yönetiminde dahil olmak üzere, devrimci bir çizgiye çekmenin hayalini kurarak, propagandif bir unsur olarak varlığını devam ettirmek midir? Bu noktada tarihsel kesitten iki eğilimi ele alacağız.
MILITANT-IMT (Uluslararası Marksist Eğilim)
Britanya’da kökü bir geçmişi olan, önderliğini troçkist hareket içinde tanınan teorisyenleri olan Ted Grant ve Alan Woods’un yaptığı Militant grubu, entrizm yöntemine “süresiz entrizm” uygulamasını getiren akımların başında yer almıştır. Uzun yıllar boyunca işçi partisi içinde kalarak, işçi sınıfı ve sendikalarda faaliyet yürüttü. Thatcher dönemi’nin neo-liberal politikalarına karşı etkili kampanyalar oluşturdular. 1980’lerde ki maden grevinde çok etkili bir rol oynadı bu akım. Parti içinde de epey büyümüş bir pozisyona geldiler hatta milletvekilleri bile oldu. 1980’lerde işçi partisi içinde Militant grubuna karşı cadı avı başladı. Onbine yakın üyesi ve milletvekilleri partiden ihraç edildi. Bu ihracın sonunda güçlü ve kitlesel grup olan Militant siyasi krize girdi. Bölünmeler başladı, hâlâ işçi partisi içinde çalışma yürütmekte ısrarlı bir kanat oluştu. Bu bölünmeden sonra bir daha eski gücü ve etkisine kavuşamadı Militant grubu. İşçi partisinden alacağı herşeyi almış, işçi sınıfı ve sendikalar içinde hatrı sayılır bir etkiye kavuşmuş olan bu grup ne oldu da kan kaybetmeye başladı? Bu sorunun cevabı basittir. Kendisini yalnızca propagandif bir unsur olarak konumlandırıp, işçi sınıfının bağımsız politik önderliğini inşa etme fikrine bütünüyle yabancılaşmasıdır. Parti inşasına güçlenerek devam etmek için uygulanan taktiksel bir yöntemin partilileşmenin temel stratejisi haline gelme durumunun yaratığı ağır bir siyasal krizdir. Bu durum leninizmden kopuşun, 2. Enternasyonal parti anlayışına düşüşün göstergesidir. Troçkist hareketin bir kısmında bu anlayış, anti-kapitalist, geniş, kitle partisi anlayışına evrilmiştir.
1934 Deneyimi
1934’te Troçki, Fransız Troçkistlerine o zamanın sosyalist partisi (SFIO)’da “Entrizm” yapmalarını önermiştir. O zaman Fransız Troçkistleri işçi sınıfından tamamen kopuktu ve işçi sınıfı bir yükselme yaşıyordu. Bu durumun açık bir hedefi vardı :”Troçkistlerin işçi sınıfı ile bağ kurması ve sınıf içinde örgütlenmek” . Bu hedefin gerçekleşmesi sosyalist partinin o yıllarda işçi sınıfına yön verecek bir gücü ve tabanının olmasıydı. Fakat Troçki bu hedefe ulaşmak için parti yönetimi ve onun politikalarıyla asla uzlaşmadı. Hatta partinin sol kanadı olan “Devrimci Sol”ile dahi bir uzlaşmaya girmedi. Sol kanadın önderi Marceau Pivert’e karşı açık eleştiri ve polemiklerden geri durmadı. Burda amaç tabandan basınç ile partiyi sola çekmek veya devrimcileştirmek değildi. İşçi militanları reformist önderlikten kopartıp, dünya devriminin partisi 4. Enternasyonalin inşa kavgasına kazanmaktı. İlerleyen süreçte Troçkist militanlar kazandıkları öncü işçilerle birlikte SFIO’dan kısa bir süre sonra ihraç edildiler. Lakin parti inşa sürecine güçlenerek devam ettiler. Bu ihracattan sonra bir siyasal krize girmediler. Çünkü entrizmi temel partilileşme stratejisi olarak değil, partilileşme yoluna güçlenerek devam etmek için uyguladıkları taktik olarak ele aldılar.
Bu yazı Patronsuz Dünya’nın 4. sayısında yayımlanmıştır.
Garbis Reçber