Gün geçmiyor ki sabah uyandığımızda, ana akım medyada ; taciz, tecavüz kadın cinayetleri haberleriyle karşılaşmıyalım. Kadın katillerine ve tecavüzcülere iyi hâl indirimleri gibi kadına yönelik işlenen suçların üstünü örtmek resmi devlet politikası haline gelmiştir. Sistematik bir şekilde Erdoğan rejimi, kadını ötekileştiren, itibarsızlaştıran, onu gündelik hayattan kopartan politikalar uygulamaktadır. Ensar benzeri vakıflarda ortaya çıkan tecavüz, çoçuk istismarı devlet eliyle korunmaya çalışıldı.
Türkiye’de kadına yönelik şuçların ve çoçuk istismarının bu düzeyde artmasının nedenini ; salt AKP’nin dinci gerici politikalarıyla açıklanamaz. Emperyalist kapitalist sistemin tüm barbarlığı ve vahşetiyle herzaman ki şiddetinden fazla şekilde saldırmasından bağımsız olarak düşünülemez. Kadına yönelik cinsel şiddet ataerkil kapitalist düzenin mayasında vardır. Cinsel şiddete çözüm olarak kimyasal hadım uygulaması yürürlüğe girdi. Resmi Gazetede yayınlanan yönetmeliğe göre; cinsel şuçlardan hüküm alanlar hakkında cezanın infazı sırasında yada koşullu salı verildiği takdirde denetim süresi içerisinde; cinsel isteği azaltma, tıbbi tedavi de dahil olmak üzere önemli yaptırımlar getirilecek. Bu uygulama ile tecavüzcüyü hasta olarak; cinsel şiddeti, cinsel açlık yada hormonel bozukluk olarak tanımlayan bir tutumdur. Çözüm olarak ilaç ve çağ dışı kalmış olan yöntemler sunulmaktadır.
Sonuç Yerine
Bu uygulama ile tecavüz ve cinsel şiddet vakaları tıbbi bir sorun olarak tanımlanmakta ; tecavüzcüler yine aklanmaktadır. Tecavüz, çoçuk istismarı gibi durumlar ne birer kriminal vaka nede tıbbi bir sorundur. Erkeklik biyolojik bir durum değildir. Sosyolojik bir durumdur. Sistemin yüklediği egemen cinsiyet rolüdür. Hadım yasasının 15 Temmuz başarısız darbe girişimi ve akabinde gelen OHAL uygulaması esnasında gelmesi düşündürücüdür. Sürekli demokrasi nöbetleri adı altında, hedef gösterme, kendi tabanını radikalleştirme futyasının devlet imkanlarıyla sağlandığı bu dönemde meydanlardan idam gelsin naraları atılmaktadır. Bunun üzerinden bir linç kültürü yaratılmaya çalışılmaktadır. Hadım cezası da bu linç kültürü kampanyasının bir parçasıdır. Tüm iktidarı boyunca işlenen suçları fetö terör örgütüne atan Erdoğan, kirlenmiş iktidarını temizlemeye çalışmaktadır. Ensar Vakfı gibi açığa çıkan sapkın şuçları da, cemaate atıp kendini temize çıkartma peşindedir. Derinleşen ekonomik krizden doğacak sosyal patlamalardan korkan Erdoğan rejimi, bugün den kendi kitlesini radikaleştirmektedir. Bunuda linç kültürü üzerinden diri tutmaya çalışmaktadır. Hadım uygulaması da bu durumun bir parçasıdır. Ne zaman idam, hadım konuşulşa; devrimciler, Kürtler, aleviler, kadınlar, lgbti bireyleri linç edilir.
Gamze Kocabayır
Ağustos – 2016