Hak, hukuk ve adalet kavramlarını dilinden eksik etmeyen, taşeron çalışmanın her fırsatta kaldırılması gerektiğini savunan, işçi haklarına saygılı olduğunu, herkes için demokrasi istediğini idda eden CHP’nin, işçiler söz konusu olunca AKP’den hiç farkı kalmamaktadır. Kendi yönetimlerindeki belediye işçilerine kan kusturup tüm haksızlık ve hukuksuzlukları gözünü kırpmadan yaparlar. Bunun son örneği CHP yönetiminde olan Maltepe belediye işçilerine karşı gerçekleşmiştir.
Maltepe Belediyesi bünyesinde çalışan ve 6 Ekim günü işten atılan DİSK/Genel-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şube Yöneticisi Alkan Okuducu’ya destek veren 3 işçi de işten çıkarıldı. Genel-İş Maltepe Temizlik İşçileri Temsilcisi Ali Sönmez ve Serkan Bal ile İşçi Gürsel Kahraman işten atılan çalışanlar oldu. İşten atmaların ardından diğer işçiler ve sendika yöneticileri, temizlik işçilerinin Maltepe’de bulunan şantiyesinde akşam saatlerinde oturma eylemine başlatmıştı. Polis, işçilere biber gazı ile müdahale etti. 3 işçi gözaltına alındı. Emniyete götürülen işçiler ifade işlemlerinin ardından serbest bırakıldı. Maltepe Belediyesi ise konuya ilişkin açıklama yayımladı. Açıklamada, 696 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” gereğince Maltepe Belediyesi Belediye İktisadi Teşebbüsü olan MATAŞ A.Ş. bünyesinde Temizlik İşleri Müdürlüğümüze bağlı çalışan 3 kişinin iş akdi, aynı iş yerinde çalışan bazı personellerimize yönelik baskı uyguladığı ve hakarette bulundukları gerekçesiyle feshedilmiştir; iddiasında bulunuldu. OHAL döneminin hüküm sürdüğü zamanlarda sürekli olarak OHAL’e karşı olduğunu dektere eden CHP, OHAL dönemindeki kararnamelerin kanunlaşmasıyla oluşan yasları kullanarak işçileri hiçbir dayanak olmadan işten atmaktadır. Buradaki amaç işçilere gözdağı vermektir, örgütlülüklerini dağıtmaktır. İmzalanmış olan toplu sözleşmeyi Maltepe Belediyesi uygulamak istememektedir. Bunun için öncü işçileri işten atmak, örgütsüz bir işçi yığını yaratmayı amaçlamaktadır. CHP’nin bu tarz emek düşmanı uygulamları iktidarda olduğu tüm yerel yönetimlerde gerçekleşmektedir. Bir yandan hukuk ve anayasa sözcüklerini ağzından bir dk eksik etmeyen CHP, söz konusu işçilerin en temel anayasal hakkı olan sendika, toplu sözleşme ve grev hakkını tanımamaktadır. Kendi imzalamış olduğu toplu sözleşmeye dahi uymamaktadır. İşçiler resmi olarak imzalanmış sözleşmeyi uygulatabilmek için dahi mücadele etmek zorunda kalmaktadır. “Herşey çok güzel olacak” şiarıyla 31 Mart seçimlerine giren CHP, işçilere kölelik şartlarını dayatmaktadır. 2017 yılında adalet yürüyüşü gerçekleştiren CHP, yine kendi belediyesi olan Şişli’de işçiler haklarını aramak için CHP Genel Merkezine “Adalet Yürüyüşü” başlatmıştı. Polisten önce işçiler belediyeye ait özel güvenlik birimlerinin saldırısına uğramıştır. Ardından CHP’nin talebi doğrultusunda tomalar ve çevik kuvvet polisi işçilerin yürüyüşünü engellemiştir. Bu olay “Adalet Yürüyüşü’ nün bitiminden hemen sonra gerçekleşti.
Sözün kısası CHP’nin hak, hukuk, adalet, anayasa vb. tüm aforizmaları yalnızca patronlar için vardır. CHP su katılmamış bir burjuva partisidir. İşçilerin, emekçilerin, ezilenlerin açık düşmanıdır. Bir yandan işçilerin, ezilenlerin saflarında olduğunun iddiasını taşıyıp bir yandan da CHP ile dirsek teması içinde bulunmak açık bir oportünizmdir. Bir yandan işçilerin ve ezilenlerin safında olduğu iddiasında bulunup bir yandan da CHP’ninde içinde bulunacağı demokrasi cephesinden bahsetmek burjuvazinin yedek lastiği olma arzusunun dışavurumudur.